28 Kasım 2010 Pazar

JAJA JAJA ŞAŞAŞA!

Jaja henüz 24 yaşında. America MG takımının altyapısında yetişen birçok Brezilyalı gibi 18 yaşındayken de spektaküler yeteneklerle bezeli bir futbol mücevheriydi. Ancak mücevherin işlenip parlaması zaman aldı. 2004’te dönemin Hollanda devi Feyenoord’a geldiğinde de çok yetenekliydi ancak bireysel yeteneklerini forma giydiği takımdan çok kendisine oynamak için kullandığı için daha mütevazı takımlara sürgüne gitti. Belçika’da Westerlo, İspanya’da Getafe derken arada kiralık olarak Brezilya’ya bile döndü…
Sonra beklenmedik bir ülkenin sürpriz bir takımında uzaktan attığı mükemmel golle adını tüm Türkiye’ye duyurdu. Hatta Türkiye’ye gelmeden önce Türkiye Ligi’nin kaderini değiştirdi: “Jajazede” olan Ertuğrul Sağlam “Hayat devam ediyor” diyerek Bursa’yı efsanevi bir şekilde şampiyonluğa taşıdı.
Sezon başında Sadri Şener başkanla Trabzon’da gezerken bordoyla nefes alıp maviyle nefes veren herkes, başkana yeni transferin kim olacağını soruyordu. Başkan Şener ısrarla
“Şenol Güneş hoca kimi isterse o!”
diye cevaplarken bana dönüp şunu söylemişti:
“Bizim İstanbul takımları gibi çok büyük bir ismi getirip havalimanı şampiyonluğu yaşayacak lüksümüz yok. Şenol Güneş’in taktik planına uyan en iyi ismi transfer edeceğiz”

Kore deneyiminden sonra zaten üst düzey olan teknik direktörlüğünü daha da geliştiren Güneş sadece Kore futboluna Premier Lig’in yeni yıldızı Lee’yi kazandırmakla kalmadı. Kendi futbol vizyonuna da çok şey kazandırdı! Trabzonspor topu kaybettiği anda tüm hatlarıyla kolektif savunmaya başlarken topu kazanır kazanmaz da hücuma olabilecek en hızlı ve en efektif şekilde çıkarak ligimizin en modern futbolunu oynayan takımı. Bir de Jaja’nın santrfor versiyonunu bulurlarsa yılların şampiyonluk hasretine son vermeleri işten bile değil!

3 yorum:

ceyhun dedi ki...

abi şu fernandez'i sen tanırsın, kısa bi yazı yazsan hakkında biz de bilgilensek çok sevinirim. gerçi videoları istatistikleri çok şeyi açıklıyor ama böyle yetenekli adamı valencia neden elden çıkarıyor hem de yabancı pasaportlu topal'ı tutarak. sakatlık? bencil oyun? nedir acaba sebebi...

Adsız dedi ki...

şenol hoca'nın hoşuma giden tarafı
mütevazi ve güvenilir ve otoriter olması...bursa karşısında oynayan trabzon tam olmasa da bana avrupa düzeyinde futbol oynayan bir takımı
anımsattı.bu bizim ligimiz için de
bir çıta oluşturmalı.trabzon'dan yetişen futbol adamlarında _ali suat özyaıcı ve bir dönem başkanlık yapan su anda ismini anımsayamadığım hocalar da anadolu insanının bilgeliği ve mütevaziliği ile futbol bilgisini bütünleştiren,ekonomik,basit futbolu oynatmayı başaran bir spor taktiği mevcut.oyuncuyu bitiren değil,yoktan var eden bu hocalara
bizden selam olsun.onlar kasımasalar da değerleri pırlanta değerinde...hocaların hası bielsa gibi....

Adsız dedi ki...

şenol hoca anadolu bilgeliği ile modern futbolun ya da total diyelim
birleştiren,kasım kasım kasılmayan ama her maçtan sonra maç kazanılsa bile özeleştirilerini sıralayan otoriter bir hoca..ne de olsa suat aliözyaczıci gibi hocalardan ilim ve feyz görmüş,yurtdışında ülkemizi hem takım hem de milli takım bazında
temsil etmiş bir insan.oyuncuyu yoktan var ediyor..işte serkan yazıcı
ve ceyhun,egemen engin gibi gençler..
hocaların hası bielsa dan daha sakin dahas temkinli ama kumaş aynı
kumaş..hoşçakalın ..total futbolla kalın...