Yetenekleri kısıtlı ama futbol aşkları bambaşkaydı. Nefesleri kesilene kadar mücadele ettiler; düştüler, elleri üzerinde koşmaya devam ettiler… Ama ne yapsalar yaranamadılar, "takozluk"tan kurtulamadılar...
1-Recep Çetin
"Recep şut ve taç! Recep orta ve golllll!"
Kaleye çektiği şutların taca gitmesi ve yaptığı bazı ortaların gol olmasının yarattığı kafa karışıklığından sonra Türk maç spikerliği literatürüne "orta-şut karışımı vuruş" kavramını kazandıran Beşiktaş'ın efsanevi sağ beki. "Takoz"luğunu her zaman kabul etmiş ve bir gün bir fotoğraf çekiminde bir arabanın önüne yatarak lakabını taçlandırmıştır. Biraz da tipinin de etkisiyle rakip forvetlerin en büyük kâbusu olmuş, Lineker'lere, Romario'lara kramponunu ters giydirmiş bir isim olarak uzun yıllar Türk savunmacılarının medarı iftiharı olmuştur. Yere düştüğünde ellerini de kullanarak dört ayak üstünde koşabilen tarihteki tek futbolcuydu. Kariyeri boyunca bir savunmacının atacağı gol sayısı zaten bir elin parmaklarını geçmez ama bu gollerin de hiçbiri Recep'inkiler kadar hatırlamaz. Hâlâ Avrupa Kupaları tarihinde atılan en güzel gollerden biri Recep'in Malmö maçında Beşiktaş ağlarına gönderdiği müthiş voleşata akıllardadır. Beşiktaş'ın Lig tarihindeki 1000. maçı olan Bursaspor karşılaşmasında da orta sahadan yaptığı orta, direkt kaleye gidip gol olunca maçtan sonra "Ben o topu bilerek kaleye vurmuştum" diye açıklama yapmasının yanı sıra, o golün ikizini milli takım formasıyla İsviçre'ye attıktan sonraki yüz ifadesi Türk televizyonlarının en unutulmaz sahnelerindendir. Savunmayı sert bir şekilde yapmayı seven Recep'in sinirini bozan oyuncular maçın geri kalan bölümlerinde kendi yarı sahalarından çıkmazlardı, bunu bilmeyen Auxerre'li bir oyuncu, İstanbul'da 2-2 biten maçın rövanşında Fransa'da maç 2-0 olduğunda Recep'in hışmına öyle bir uğramıştı ki o faulden sonra Auxerre maçın kalan bölümünde tedbiri elden bırakmamak için hep Beşiktaşın sol kanadından gelmişti! Bir başka Avrupa Kupası maçında Marc Overmans karizmasını çizene kadar onu geçebilecek bir sol açık olmadığına inanılırdı.
2-İsmail Kartal
"Can çıkar huy çıkmaz"
Nam-ı diğer Arap İsmail. Rambo Yusuf'la birlikte dönemin en karşı karşıya gelinmemesi gereken oyuncusu. Zaten aynı kutuplar birbirini iter misali bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında Yusuf'la girdikleri pozisyon daha doğrusu münakaşada Yusuf'tan yediği tokat hâlâ akıllardadır, karşılık vermiş ama etkisi ilk tokat gibi olmamıştır. Türkiye'de rakibe çift dalma dalında yenilikler onunla birlikte gelmiş, neredeyse cezalardan dolayı üst üste 3 maç oynayamamıştır.
Tüm bu kazmalığına rağmen Fenerbahçe'nin gelmiş geçmiş en iyi penaltıcılarından biri olması da ayrı bir ironidir. Can çıkar huy çıkmaz lafından örneklemek gerekirse, Ali Ece'nin bir halı saha maçında yine sağ bek olarak karşısına çıkmış ve maçın başlarında yediği çalımın cezasını 3 hafta sürecek bir şiş ayak olarak Ali'ye iade etmiştir.
3-Ali Eren Beşerler
"Gölgesine bile tekme atan adam"
Recep Çetin'in gidişinden sonra sanki onun matruşkası gibi ortaya çıkarak Beşiktaş formasıyla "takozluğun sınırları"nı yeniden tarif eden adam. Recep Çetin'in daha sonra "kendi gölgesine bile tekme atan adam" olarak nitelediği taçsız veliahtı Ali Eren, Mustafa Denizli'nin milli takımındaki en büyük "savunma kozları"ndan birisiydi. Oyun olarak Recep'in altında kalsa da rakibi sindirme adına her türlü kural dışı hareketleri uygulamada onun eline su dökeni zor bulunur. Saha içinde karşısındaki forvet oyuncusunun iki seçeneği vardı: Ya ceza sahasına girmeyeceksin ya da futbol hayatın bitecek! Gençlerbirliği'ndeyken takım arkadaşı Youla'ya kafa atmasından sonra başkan İlhan Cavcav'ın "Bunlar normal, doğal hareketler" yorumu Ali Eren'i en güzel özetleyen cümleydi.
Bir de imza törenlerinden sonra bayrak öpme geleneğini bırakıp gazetecilere koca bir dürümü ısırırken poz verme geleneği başlatmak istemiş ama bu diğer futbolcular arasında fazla rağbet görmemiştir. Milli takımımızın Euro 2000'e katılması hakkını kazanmasında, elemelerde ve İrlanda ile oynanan play-off maçlarında gösterdiği performansla büyük rol oynamış ancak play-off'un rövanşında maç boyunca anasından emdiği sütü burnundan getirdiği kendisinden 13 santim uzun Tony Cascarino'ya attığı kafa yüzünden Avrupalı futbolseverleri kendisinden mahrum bırakmıştı!
4-Andreas Wagenhaus
"Sen misin Müjdat'ı beğenmeyen!"
Fenerbahçe'nin uzun yıllar öz evladı Müjdat'ı beğenmeyerek yerine transfer ettiği onlarca stoper-liberodan bozmasından en takozu olan Alman savunma oyuncusuna top geldiğinde, rakip takım direk yeni bir taç atmaya hazırlanırdı. Ama "sağlam oynamak" ile 90 dakika her topu taça atmayı karıştıran, Holger Osieck'in Türk futboluna attığı unutulmaz "kazık", Allahı var bir keresinde de taca çıkan topu kornere atmayı başarmıştı. Championship Manager, o yıllarda icat edilseydi Almanya'nın keresteleriyle meşhur Dresden şehrinden ithal edilen stoperin pas verme yeteneği büyük ihtimalle 20 üzerinden 1 olurdu. 1993-94 sezonunda Fenerbahçe forması giyen Wagenhaus, o yıllarda futbol izleyenlerin şimdi bile oynadıkları halı saha maçlarında hâlâ kötü vuruşlardan sonra birbirine hakaret etmek için andığı bir isim!
5-Baki Mercimek
"Ajax son yıllarda neden başarısız sizce?"
Yenilen her golün haklı ya da haksız bir numaralı sorumlusu. Son yılların en fazla kademe hatası yapan, adam kaçıran, rakibe asist yapan ve bunu telafi etmek için de rakibini topu aldığına pişman eden savunmacısı. Top tekniğinin her zaman iyi olduğu söylenen ama bunu maçlara bir türlü yansıtamayan Baki, Ajax'ta yetişip Sunderland forması giymişti. Melek kalpli ama benim defansımdan uzak olsun da nerde olursa olsun dedirten isim, Beşiktaş'tayken bunu izleyenlere hiç belli etmedi... Belki de kabahat onda değil, onu alandaydı!
6-Alpay Özalan
"Hakan Şükür'ün burnu ve Fair Play!"
Türkiye'nin Avrupa Şampiyonası tarihindeki ilk maçı olan Euro 96'daki Hırvatistan maçına kadar çoğu zaman topu geçirmese de top onu her geçtiğinde rakibini indirmekle meşhurdu. Alpay, o maçta Goran Vlaoviç'i hâlâ anlaşılmamış bir şekilde yere indirmeyip son dakikada milli takımımızın maçı kaybetmesine sebep olunca Fair Play ödüllü alarak herkesin kafasını karıştırmıştı! Biz tatlı tarafın ne olduğunu asla anlayamasak da stili "tatlı sert" olarak tanımlanan stoper ilk başladığında Televoleler'in en büyük yıldızıydı. Milli Takım kamplarından oda arkadaşı olan Hakan Şükür'e karşı olan sevgisini (!) arkadaşının burnunu iki farklı maçta kırarak göstermiştir. Türk futbolunun en vukuatlı ismidir. Ada kariyerinin bitmesine sebep olan İngiltere ve İsviçre maçları Alpay Özalan tarihinin en "şanlı sayfaları"dır. Kendisini sürekli vatan-millet-bayrak kavramlarının arkasına saklanarak savunması akıllara durgunluk vermiştir. Makedonya'ya attığı 3 gol kariyerinin bir başka zirvesi olurken yenilen 3 goldeki büyük hataları da fazlasıyla akıllara durgunluk vermişti! Ama yiğidi öldürüp hakkını verirsek zamanının en iyi Türk savunmacılarından birisi olduğunu da belirtmek lazım...
7-İsmail Güldüren
"Ne yapayım, ben Sergen değilim ki!"
Futbol sahalarındaki Kırkpınar temsilcisi, soyadının aksine sahada marke ettiği forvetlerin acıdan ağlamasına sebep olarak adını cümle aleme duyurmuştur. Bazen sertlik ve asabiyet kavramını o kadar abartır ki bir maçta takım arkadaşı Frasineanu kademede hata yapınca üzerine yürümüş, takım arkadaşına el kaldırınca da Frasineanu buna isyan ederek oyunu terk etmek istemiş ve zar zor oyuna dönemeye ikna edilmişti. 2000'li yıllardaki en sert forvet kasabı olarak adını takozluk tarihine altın harflerle yazdıran İsmail, bu oyununa mazeret olarak da Sergen gibi teknik bir adam olmamasını göstererek kafaları karıştırmıştı.
8-Yusuf Altıntaş
"Rambo mu, Rocky mi"
Ne zaman Rambo'nun konusu açılsa aklımıza ilk olarak gazetedeki bir haber gelir: "Yusuf yatakta sakatlandı". Hâlâ olayı üzerinden yıllar geçmiş olsa da kimse bu olayı çözebilmiş değildir. Yatakta ne yaptığını bilemeyiz ama sahada futbolcu olarak babasını bile tanımadığını başta abisi olmak üzere herkes çok iyi bilir. Futbolcu olan abisini de diğer forvet oyuncularından ayrı tutmamış, bir Ankaragücü maçında abisinin sahalardan uzun süre uzak kalmasına sebep olmuştur. Yusuf'un dönemindeki en büyük rakibi ise şüphesiz Arap İsmail'di. 90 yılındaki derbi mücadele esnasında Yusuf, İsmail'e sahalarda görülmedik şiddette bir Osmanlı sallamış Arap İsmail birkaç saniye yerde şuursuzca yığılıp kalmıştır. Yine bir başka Fenerbahçe maçında ise Galatasaray rahat bir şekilde önde olsa da huylu huyundan vazgeçmez dedirtmiş ve sakatlıktan yeni kurtulan Rıdvan'ın kolunu eline vermiş ardından da kırmızı kartla bir derbiyi daha tamamlayamamıştır. Beşiktaş'a attığı harika bir gol vardır ki kaleci Zafer'in direkte asılı kalmasına sebep olmuş kendisi gole sevinmeye başlamadan kimse şutun gol olduğunu anlamamıştır.
9-Mustafa Doğan
"Alman ekolü mü?"
Adam markajını en sert uygulayabilen Almanya menşeli stoper, bek vs. Topla oynama yeteneği sıfıra yakın olduğundan kırk yılda bir yaptığı ortaları da bacağının değişik noktalarından topu "deperek" yapardı. Zaman zaman ipin ucunu kaçırdığı sertliklerle rakibinin futbol kariyerini hatta bazen erkekliğini bitirmeye yönelik tekmeleri de meşhurdu. Şimdilerde yorumculuk performansına şahit olanlar nasıl bir takoz olduğunu unutabilirler ama özellikle Tigana döneminde Beşiktaş formasıyla sağ bek olarak rakip sol açıklara yaptığı zulüm Ali Eren'in "ölümsüz ruhu"nun İnönü'de yeniden hortlamasına sebep olmuştu, onu da unutmamak lazım!
10-Emre Aşık
"Adam olacak çocuk!"
Adam olacak çocuk kendini belli edermiş derler ya Emre Aşık da daha Türkiye Ümit Milli Takımı maçlarındaki sertliğiyle nasıl bir savunmacı olacağını göstermişti. Futbol kariyeri boyunca hiçbir zaman sivrilmedi ama antrenörler ne zaman sıkışsalar hemen ilk sığındıkları isim oldu. Türkiye liglerinde herhalde Emre'nin dizini sırtında hissetmeyen oyuncu kalmamıştır. Bebek yüzlü olduğundan mıdır nedir yıllar içerisinde görmesi gerektiği sayıda kırmızı kartı görmemiştir. Bir de o meşhur Roma maçında İtalyan polisine bir Osmanlı tokadı indirmişliği vardır ki "Aman bu adamı kızdırmaya gelmez öyle bebek yüzüne güvenip" dedirtmiştir.
11-Hasan Özdemir
"Müjdat bile kaçmıştı!"
Türkiye'deki "sokak futbolu" döneminin sembol (!) ismi. Kariyeri boyunca Müjdat'ın gölgesinde kalmış olsa da yine de gelen hiçbir teknik adam ondan vazgeçememiştir. Onu asıl efsane yapan ise sahadaki performansı değil Dereağzı tesislerindeki başrolde olduğu eşsiz olaydır. Seneler önce üst üste gelen mağlubiyetler sonrasında Fenerbahçe taraftarı dayanamamış ve antreman esnasında tesisleri ellerinde sopalarla basmış, Müjdat dahil tüm futbolcular soyunma odalarına doğru kaçarken bir anda bir cengaver kafasını öne doğru eğmiş ve taraftarların arasına dalmıştı. Bu çılgın cengaver kafasına kalas yeme pahasına taraftarları şaşırtmış ve dağıtmıştı. Bu olaydan sonra da Hasan'ın karşısında çıkan tüm forvetler daha da akıllandılar ve daha çok kanatlardan hücum etmeyi tercih ettiler!
12-Erman Güraçar
"Kontrolsüz hız, hız değildir!"
Bir insanın bu kadar hızlı olup da bu kadar adam kaçırabilmesi hakikaten inanılması zor bir durum. Ertuğrul Sağlam'la takas edilerek Beşiktaş'a geldiğinde Recep ve Ali Eren gibi iki savunmacının ardından en azından eli yüzü düzgün düşüncesiyle karşılanan ancak daha sonrasında bu ikiliyi mumla aratan isim. Trabzon'a gittiğinde biraz daha kendini toparlamış görünse de rakip forvetlere ısrarla yaptığı asistler saç baş yoldurmaya devam etmiştir. Topla driplinge çıktığındaki o panik hali ise her zaman bir tebessüm yaratmayı başarmıştır.
13-Hayati Soydaş
Yıllarca Ankaragücü formasıyla ligimizin en büyük emekçilerinden olan Hayati hangi mevkide oynarsa oynasın kendine has takozluğuyla futbolumuzu fazlasıyla renklendirmiştir. Recep Çetin misali en büyük takozlardan birisi olmasına rağmen ısrarla kaderine isyan eden ve sık sık ileri çıkıp muz ortalar, voleşatalar deneyen Hayati'nin takımdan ayrılmasından sonra Ankaragücü uzun yıllar onun yerini dolduramadı.
14-Ali Günçar
"En inatçı stoper"
1996-97 sezonunda UEFA Kupası'nda iyi bir performans sergileyen Beşiktaş'ın rakibi Valencia'ydı. Deplasmandaki maça iyi başlayan Beşiktaş başta Amokachi'nin akıllara durgunluk veren pozisyonu olmak üzere boş kaleye goller kaçırmaktaydı. Maç Valencia'nın 2-1'lik üstünlüğüyle devam ederken, Ali Günçar kendi kalesine bir top gönderir ve Mrmiç topu kurtarmayı başarır ancak niyeti bozmuş olan namı diğer Küçük Ali'yi bu yıldırmaz ve kalecisinden seken topa onunla birlikte hareketlenir ve müthiş bir çabuklukla topa ilk vuran isim olarak topu kendi kalesine göndermeyi başarır. Fazla söze ne hacet!
15-Selim Özer
"Bir şut da kaleyi tutmaz mı?"
Bursaspor ve Trabzonspor'daki kariyerinde çok büyük bir imza atamasa da özellikle saçlarıyla herkesin hatırında yer alan bir isimdi. Michael Jackson'ın beyazolmadan önceki efsanevi "Bad" klibindeki saçlarını uzun zaman kestirmeyen Selim'in o kıvır kıvır saçları her dalgalandığında, rakip forvetler için tarifsiz bir kabus başlardı. Kariyeri boyunca uzaktan bir golünü hatırlamasam da, hatırım da kalan Selim'in mesafe ne olursa olsun uzak şut atma isteği ve bu şutların kale veya civarına uğrayamadan ya taç olması ya da savunmacıların vücutlarının muhtelif yerlerinden dönmesiydi. Daha sonra tartışmalı bir şekilde Trabzonspor'a transfer olan Selim'in bu transferinin arkasında Bursa'daki bir takım karanlık güçlerin olduğu ortaya çıkmıştı!
16-Yılmaz Özlem
"Hooijdonk'u bile sinirlendiren adam"
Kariyeri Hami'nin dönemine denk gelmeseydi belki de dönemin en sert frikikçisi olarak anılacaktı. Bu özelliğinden dolayı mesafe tanımaksızın kaleye gerekli gereksiz şutları maç içerisinde bol bol vardır. Bir rivayete göre FIFA yıldız oyuncuların korunması felsefesini Yılmaz'ın oyununu gördükten sonra almıştır! Bacağını kırdığı Güven'in yanı sıra bir çok oyuncunun sahalardan 2-3 hafta uzak kalmasında pay sahibidir. Ankaragücü'nün Alaves'le oynadığı UEFA Kupası mücadelesinde Alaves'li oyuncularla sinir harbini tek başına gerçekleştirme sorumluluğunu almış neredeyse her oyuncuyla dalaşmıştır. Rakip takım taraftarları tarafından haliyle pek sevilmeyen ve maç boyunca en ağır küfürlere maruz kalan Yılmaz cevap vermekten de hiçbir zaman çekinmezdi. Van Hooijdonk'la aralarındaki sevgi ise her Fenerbahçe maçında depreşir ve Hooijdonk gibi bir insanın da sinirlenebileceğini cümle aleme ispat ederdi.
17- Vural Korkmaz
"Takoz olunmaz, Vural doğulur"
Eğer Spielberg'in "Katil Doğanlar" filmini Türk futboluna uyarlarsak Vural Korkmaz başrolü kesinlikle kimselere bırakmaz! Herkes onu Metin Diyadin'i gözyaşlarına boğan ve futbol kariyerinin bitmesine sebep olan bacak kırma olayından hatırlamaktadır ama maalesef Vural'ın vukuatları bununla da sınırlı değildir. Sezonun yarısını kırmızı kart cezası nedeniyle boşa geçiren Vural, bir Erzurumspor mücadelesinde de "tarihi bir başarı"ya imza atmıştır. Maçın 88. dakikasına 3-2 önde giren Samsunspor'da Vural oyuna dahil olur, o esnada Erzurumspor taç atışı kullanacaktır. Oyuna giren Vural hızla karşı tribün önünde taç kullanılacak olan bölüme gelir ve taç atışından topu alan Erzurumsporlu oyuncuyu uçarak arkadan bir çift dalma hareketi ile anasından doğduğuna pişman eder. Oyuna 30 saniye önce giren Vural kırmızı kart görerek oyun dışına gönderilirken çıkmayı reddettiği için oyun 5 dakika gereksiz yere durur.
18-Hüsamettin Gökçen
"Kafadan çıkan ses"
Böyle bir liste yapıp Hüsamettin'i koymamak olmazdı. Recep Çetin'den önce Ali Gültiken gibi bir forvet oyuncusunu bile sağ bek oynatacak kadar bek fakiri olan Beşiktaş, uzun yıllar savunmasının kanadında stoperden bozma oyuncuları kullandı. Bu oyuncuların arasında en unutulmazı olan Hüsamettin Gökçen, Beşiktaş'ta "takoz sağ bek" modasını başlatan isim oldu. Yerden olduğu kadar havadan da olağanüstü bir takozdu. Bir maçta çıktığı hava topunda o zamanlar topların içinde mikrofon çipi olmamasına rağmen televizyonlarımıza kadar yankılanan rakip forvetin kafasından çıkan Hüsamettin çarpması efekti asla unutulmaz.
ALİ ECE - İLKER DURALI
Rafa Silva uğruna, Mertens'i yetersiz görüp, harcamaya çalışanlar
-
5-0 kaybettiğimiz Beşiktaş açının büyük bir illüzyon olduğunu yazdık
durduk. Galatasaray'ı güzel zamanda yakaladılar ve farklı kazandılar.
5-0'ın gazıyl...
1 saat önce
17 yorum:
Yusuf Altıntaş fotoğrafı korkunçmuş.
Gözlerim Van Gobel'i aradı:)
Başlık, 18 Çılgın ve ya ne bileyim 18 Kazma olsaydı sanki daha güzel olurdu, Takoz dendiğinde çünkü Recep Çetin'den başkası yalandır (: Paylaşım için sağ olasın =)
çok güzel, emek verilmiş bir çalışma. ellerinize sağlık. eskiyi hatırladım, hoş da bir tebessüm bıraktı. recep'in takoz fotoğrafı hikayesini daha önce yanılmıyorsam sözlük'te okumuştum. rivayet odur ki, fotoğraf gazetede yayınlanır, ardından takım arkadaşları recep'e verdiği pozdan ötürü yarı şaka yarı ciddi takılırlar; "böyle poz verilir mi" diye. recep'in cevabı ise tam hatırlamıyorum ancak; "ne bileyim abi çektiklerini" mi ya da yayınlayacaklarını gibi birşeymiş. ali eren'in de "tipten kaybediyorum" diye bir beyanatı vardı gördüğü kartlar üzerine sorulan soruya.
kemalettin yok.
Çok keyifli, aynı zamanda nostaljik bir yazı olmuş. Ben de İskender'i aramadım desem yalan olur. Eline sağlık.
Adem
Kemalettin eksik bence
emre aşık niye takoz? ondaki nefes kimde var bu yaşına kadar sahada.emre aşığın sivrildiği nokta da bu bence tebrik edilesi bi durum söz konusu hatta
çizgi film versiyonu için bkz: makoto soda
gözler Nezihi Tosuncuk ve İskender Eroğlu'nu arıyor...Ayrıca "takoz"lardan İsmail Kartal'ın iknci ligde Denizlispor forması ile gol krallığı yaşadığını hatırlatalım...
takozluk burada dalga unsurundan ziyade bir azmi yansıtıyor, çalımın keşfi futbolda bir devrim ise, rakibine ser bir omuz atıp oyundan düşürmek bunun karşı-devrimidir.
kemalettin yok dedim ama galiba en GÜZEL 18 takoz sıralaması bu.kemalettinden o dönemde acaip nefret ediliyordu.onun için listeye girememiş sanırım.ayrıca güzellik ve takozluk kavramları yorumlanmaya açıktır:) sempatik takozda olabilir.hem takoz olup hemde güzel olmak takdire şayan bir durum.estetik anlayışımıza derin katkılar sağlıyor.
İlk 10 ismin altısının Beşiktaş'ta oynamış olması...Ah benim yalnız ve güzel takımım...
Abi gözlerimden yaş geldi,flying dutchman'in türk spikerleri ve bu yazı beni en çok güldüren ikili
Yılmaz Özlem'e
Demirspor'a karşı Adanaspor ve Bucaspor formaları altında yaptıklarından sonra Demirspor medyası tarafından "futbolun orospusu" yakıştırmasını almıştı...
Yılmaz'ın baş edemedği tek taraftar Demirspor taraftarıdır. Geçtiğimiz sezon Ozan İpek ve Mehmet Batdal'ın golüyle Demirspor'u 5 Ock'ta mağlup eden Bucaspor'un kaptanıydı kendisi.
Maçın başından itibaren 45 dakika boyunca kulakları sağır edecek derecede küfür yiyen Yılmaz 2.yarıya hocam ben oynamak istemiyorum ben ne uyaptım bunlara ...vb bahanelerle oyundan çıkmıştı...
Tabi bu tezahüratlardan gaza gelen Demirspor futbolcuları Yılmaz'ı her pozisyonda 2'ye 1 sıkıştırarak oldukça "sert" müdahalelerde bulunmuştu :)
Yılmaz deyince kendimi kaybettim yazı 01 numara olmuş yine :D
Kemallettin eksik diyorlar onu da eklersek Gençlerbirliği'nin 4 takoz yetiştirdiğine gülsem mi ağlasam mı bilemedim? :D
Zonguldakspor'dayken 5 kez A milli olan, sert müdahaleleriyle o dönem Boluspor'da oynayan Rıdvan Dilmen'in ilk ciddi sakatlık yaşamasına, dönemin A milli kalecilerinden Eser Özaltındere'nin el parmaklarını kırarak Galatasaray'dan kopmasına ve 1985'te transfer olduğu Samsunspor'dayken Raşit Çetiner'in futbol yaşamını bitmesine neden olan ve 1989'daki kazada hayatını kaybeden Kasap ve Balta lakaplarına sahip Muzaffer Badalıoğlu'nu, ayrıca ömrümde gördüğüm en manyak defansçılarından Nezihi Tosuncuk'u ve en aykırı defansçı Kemalettin Şentürk'ü listede görmemek üzücü olmuş.
Yorum Gönder