Bir keresinde bana şöyle demişti Arda:
"George Best abi ben Beşiktaş'ı senin kadar seven bir de Süleyman başkan ile eski futbolcu abileri, Metin Tekin abiyi falan gördüm. Benim Galatasaray'ı ne kadar sevdiğimi anlaman için şunu anla yeter: Ben şimdi anam babam kadar sevdiğim takımımın formasını giyip sahada temsil ediyorum, oynuyorum. Bir de sen Beşiktaş'a hissettiğin bu sevgiyle Beşiktaş'ta oynasaydın, düşünsene! Ben işte Galatasaray'ı o kadar çok seviyorum!"Bir Beşiktaşlıoğlu Beşiktaşlı olarak ne yazsam bir yere kadar aslında. Çünkü Galatasaraylının uzun süre en büyük umudu, çoğu zaman en büyük “futbol neşesi kaynağı” olan Arda, değil Atletico Madrid’e, Barcelona’ya gitse bile bu ayrılık sarı-kırmızı futbol yüreğinde sızıdır.
Nasıl hayatta sevdiğimiz kadın bizi bırakıp Brad Pitt’e gidince “Olsun ya çok yakışıklı adam” demiyorsak, yaşadığımız hayatın metaforu olan futbolda da “çok sevdiğimiz” bizi bırakınca, geriye kalan duyguyu bir tek bırakılan kişi anlar. Kimi kızar bir daha adını bile duymak istemez ki en doğal hakkıdır. Kimi “Yolun açık olsun o zaman” der ki, o da kendince haklıdır. Şunu da hatırlatalım: Prekazi, Hagi hatta Metin Oktay’ın bile bir süre sonra yeri en azından saha içinde dolduysa, Arda’nın da yeri dolar bir şekilde. Ancak asıl mesele Arda’nın yokluğunda yaşanacak tartışmalar değil, Arda’nın varlığında yaşanan, transferinde kilit rol oynayan tartışmalar.
Kırmızı-beyaz Türk futbolu gözleriyle bakarsak, Arda en yüksek bedelle yurt dışına transfer olan Türk futbol sanatçısıdır. Yine de Arda’nın derdi ne para be bonservis rekoru aslında. Mesele para olsa anası babası kadar sevdiği Galatasaray’ın teklif ettiği paranın vergiler düşünce üçte ikisi bile etmeyen bir bedel karşılığı La Liga’yı seçmezdi.
Mesele bambaşka. En azından İspanya’da en çok izlenen anti-futbol programında Arda’nın sevdiklerine hakaret edecek “çakma kasıkbilimciler” yok! Artık Arda, dini-imanı-ideolojisi “salt reyting”den ibaret “Belaltıspor”la değil, dünyanın en güzel futbolunu oynayan Barcelona, R. Madrid’lerin birbirinden klas sanatçılarına karşı “futbol” oynayacak. Yani Arda çok sevdiği Galatasaray’dan değil, başka bir şeyden kaçtı aslında. Necip oynatılınca Beşiktaş’a “kreşe döndü” diye hakaret eden, renklerin ötesinde ölümsüz futbol sanatçısı Alex’i tartışan ama Edirne’yi geçince herhangi bir spor programında masa olarak bile iş bulamayacak insan taklitlerinden kaçtı! “Meyve veren ağaç taşlanır” sözünün ÖSYM’de anlam bozukluğu olarak sayıldığı bir futbol kültürüne kaçtı!
Arda başarılı olduğu ölçüde Türk futbolu kazanır; başarısız olursa Türkiye’deki futbol düşmanları kazandıklarını zannederler. Yalnız La Liga maçlarını o “kaynakçı gözlüğü”yle izlerlerse bir şey anlamazlar yine, onu da söyleyeyim!
9 yorum:
Malum ''kaynak'' senden de şikayetçi olursa şaşırmam abi :))
Yürekten bir Galatasaray taraftarı olarak ben de çok üzgünüm Arda'nın gidişine...Hatta abartısız söylüyorum Arda yakın arkadaşım olsa bir süre konuşmazdı herhalde!!! Ama kendimi Arda'nın yerine koyduğumda her zaman bir an önce bu adam Türkiye'den gitmeli diyordum...Duygularımla mantığımın savaşında şimdilik duygularım ağır basıyor ve Arda'ya Galatasaray'ı bıraktığı için kırgınım...Ama uzun vadede mantığımın haklı çıkacağını biliyorum ve Kaptan Arda Turan'ı, şimdilik ona kırgın olan kalbimle her zaman destekleyeceğim...Başarılar Arda Turan...
Sevgili Ali Ece, yazın özellikle Brad Pitt analojin süper olmuş. Keşke seni tekrar twitter'da görebilsek de anlık yorumlarına da haiz olsak. Dediklerinin dışında sadece basının etken olmadığını düşünüyorum Arda'nın gidişine. Suyun karşısındakilerle olan yakın hamaseti ve yine Abi'sinin ortağı menajeri (ortak olduklarını herkes biliyor da kimse konuşamıyor tabi, yoksa Milli Takım Kaptanı ceza neyim alır) biraz da bulandırdılar aklını. Ayrıca en çok da Galatasaray taraftarını suçlaması ve Atletico-Galatasaray maçında tribünlerin yarısını bile doldurmayan ateşli(!) Atletico taraftarına yağ çekmesi de incitti bizi. Yine de %51 ile seviyorum hala Arda'yı. Çocuktur, cahildir, normaldir. Atletico'da İspanya'yı inleteceğine eminim. Kınaları da düğünlere saklarız artık.
Selamlar,
Sencer
çok güzel özetlemişsin ali abi.bende kendi bloğumda oturdum hislerimi yazayım dedim ama inan ne yazsam kendimi tam manasıyla ifade edemeyeceğimi anladım.sonrada üç resimle özetledim arda'yı.o üç resim paragraflarca yazıya eş değerdi benim için.
http://tolgaem.blogspot.com/2011/08/10dan-once-10dan-sonra.html
arda'nın çok büyük hayranı hiçolamadım maalesef.tabii kendisini fazla tanımıyorum önyargılı davranmamalıyım.yalnız yurtdışında çok iyi oynamasını birşeyler öğrenmesini istiyorum zira bu çocuk da kültürel altyapı fazlası ile eksik..şimdi hangisinde var diyeceksiniz ama yine de eğer çok iddialı ise bir futbolcu herşeyden önce o kültğrel altyapıyı oluşturmalı..bu gidiş inşallah bu yönden de besler arda'yı,,,,,localheroooo..
Yine çok güzel bir yorum olmuş Ali abi.Tabiki Arda kalsa iyi olurdu ama Bi yandanda gitsin kurtulsun diyoduk.Nitekim birinden biri oldu ve Arda gitti...Bence bunu bu kadar konu etmememiz lazım.Porto en iyi oyuncularını satarken hiç düşünmüyor nasıl olsa yenisi gelecek diyor.Bu işin böyle olması lazım.Arda bugün gider yarın başkası gelir ki geliyor.Berkin Arslan.Çok ümitliyim inşallah büyük futbolcu olurda onuda izleriz...
Harika bir yazı abi eline sağlık.2 hafta önceki Selçuk İnan-Mustafa Sarp karşılaştırmana (TRT Spor'daki) hala gülüyorum.Yazıların devamını bekliyoruz.
Şimdi çoook başka bir yerden bakmak geldi içimden meseleye ; içimizde kimler kimler istemez ki meslek hayatının bir dönemini Madrid'te,Barcelona şehrinde veya bilemediniz Londra'da,Birmingham'da,Roma'da,Torino'da,Floransa'da geçirmek istemez. Alın sevdiğinizi veya sevdiğiniz yoksa da alın çapkın ruh halinizi üzerinize, yapısı,kimliği,ruh hali,bakış açısı,havası,suyu memleketinizden (olumlu yada olumsuz bir sıfat kullanmıyorum dikkat) ''farklı'' bir yere gidin,yaşayın,görün,öğrenin,biraz sefasından biraz cefasından tadın... Kim bu ''hayat deneyimini'' yaşamayı içinden geçirmedi?
Memlekette ''hayata'' biraz daha cesur bakan,vizyonunu sadece yaşadığı ülkeye endekslememiş bir kaç oyuncu çıkabildiği için yurtdışına, biz de uzun uzun yorumluyoruz bu gidişi,biraz da dramatik...
Ben Arda'nın bakışlarını,mimiklerini gördüm, neşeli,yüzü gülüyor,meseleya bakış açısı ''askere giden'' bir toy delikanlının azabı şeklinde değil,ya da maddi sıkıntılarla ''Alamanyalara'' göçmüş bir vatandaş hiç değil...
Zihin açıcı bir gidiştir bu, ömründe bir kaç ay yarı kaçar vaziyette yurtdışında bir ülkede yaşama şansı yakalamış insanlarca daha iyi anlaşılacak bir gidiş...
Bence bu ''gidişin analizi'' meselesini geçip, ''Arda saha içinde ne yapara'' geçebilsek çok daha sevimli olacak artık.
Ali abimin yazıp yönettiği hiçbir şeye itirazım olmadıgı gibi okumadan imzamı atarım altına.Kaldı ki okudum yazıyı.Arda en güzelini yapmıştır.Sevgiler bi yere kadar idealler sonuna kadar.
Yorum Gönder