13 Ekim 2009 Salı

NASIL BİR MİLLİ TAKIM DÜŞLÜYORUM?


NTVMSNBC'nin ve Lig Radyo'nun "Milli Takım'ın yeni hocası kim olsun?" anketinde birinci sırada Rıdvan Dilmen çıkmış, hepimize hayırlı olsun... Demek ki 10 yıl sonra ben de çıkabilirim belki...

Şaka bir yana Mustafa Denizli'nin Lig TV'den Beşiktaş'a transferini de düşünürsek medyanın bu kadar da etkili olması herhalde Sergen Yalçın'ı da umutlandırdıkça umutlandırıyor, yorumlarında daha da hormonlu bir tonda coşturdukça coşturuyor... İnşallah arzu ettiği olur da başta o olmak üzere hepimiz rahatlarız...Gelelim konumuza: Türkiye Milli Takımı, Fatih Terim'den sonra tufan mı? Bence bir tufan söz konusu olursa bu Fatih Terim'in eksiğinden çok Türk futbolunu yönetmekle yükümlü olanların bakış açısı ve yönetim kalitesi eksiklerinden kaynaklanır...
Yabancı mı, yerli mi? Piontek-Terim modeli mi, Derwall-Denizli modeli mi? Dikkat! Tüm bu fikirler maalesef geçmişe ait nostaljik sayıklamalardan ibaret... Geleceğin başarıları için her daim geçmişin ruhu korunmalı geliştirilmeli ama aynı ırmakta iki kere yıkanmaya çalışma hatasına da kesinlikle düşülmemeli...

Fatih Terim'in vedasını duyduğumda aklıma gelen ilk şey şuydu: Bize eğer Hiddink, Trappatoni veya Capello gibi bir maestro gelmeyecekse büyük bir ismin hiç gelmemesi çok daha iyi aslında. O yüzden Nihat'lı Real Sociedad'ı uçuran, Marcel Desailly, Claude Makelele, Didier Deschapms gibi uzun vadede kalıcı başarı getiren mükemmel görev adamları yetiştiren Raynald Denoueix profilinde bir teknik adam lazım: Orta vadede kalıcı başarı ile eşanlamlı olan isimler Denoueix ve onun gibi elimizdeki yetenekli gençlerden maksimum performans almayı bilen isimlerdir diye düşünüyorum. Ama acaba "kalıcı başarı"nın ne olduğuna dair pek de fikri varmış gibi gözükmeyen Türk futbolunu yönetenlerin bulanık vizyonlarında böyle cesur ama uzun vadede kurtarıcı olması bağlamında radikal fikrin kırıntısı dahi var mı? Hatta Raynald Denoueix'in kim olduğuna dair en ufak bir fikir kırıntıları var mı, en azından bir Asterix karakteri olmadığını biliyorlar mı, o bile şüpheli!

O yüzden şimdilik adı geçen Guus Hiddink'i ben herkesten çok isterim. Yardımcısı mı? Tabii ki zamanında şimdinin en çok gelecek vaat eden genç yıldızlarımızı Avrupa şampiyonu yapıp Dünya Kupası'nda ilk 4'e sokan Abdullah Avcı ya da Reha Kapsal gibi bir isim...
Rıdvan Dilmen'i ben de çok seviyorum ama teknik adamlık kariyeri çok daha başarılı olan Abdullah Avcı'nın Rıdvan'ın üstünde çıktığı bir Türkiye düşlüyorum... O gün işte gerçekten ekol olabileceğiz... Hakan Şükür de aynı bakış açım kapsamında çok erken ortaya atılan bir isim: Unutmayalım İrlanda Cumhuriyeti'nin bu satırlar yazıldığında en çok milli olmuş oyuncusu olan Steve Staunton benzer bir durumda göreve getirilince repütasyonu bir anda Laurel - Hardy'deki Stan Laurel'e kadar düştü, düşürüldü...

Ortaya atılan isimlerden en az çarpıcı olanı ise şüphesiz Mircea Lucescu çünkü Türk futbolunda Lucescu, Kızılay misali bir çarenin adı: Başın sıkıştı mı, kriz oldu mu günü kurtarma arayışında mısın: O zaman çek bir Luce, işlerin biraz tadı kaçtı mı at bir Luce!Oynattığı futbol maalesef kişiliği kadar güzel olmayan bu önemli teknik adama, ultra-realist futbol bakış açısından hiçbir itirazım yok... Açıkçası daha önceki milli takım kampına hakim olan Kurtlar Vadisi havasından sonra onun o ikizi gibi benzediği Neyzen Tevfik atmosferi hiç fena olmaz, en azından saha içinde olmasa da saha dışında atmosferik bağlamda yüzümüz gönlümüz açılır...
Saha içinde en zayıf noktamız olan takım savunmamızı geliştirebilecek en realist isim de şüphesiz Lucescu... Gereğinde Brezilyalı Bilica'yı Romanya Milli Takımı'na aldırmaya çalışan skor yorumcularına (niteleyecek bir sıfat yazamadım özür dilerim, ne desem mahkemelik olurum!) kalemlerini yutturacak bir adam Luce... Ancak ne gerek var yeni bir gerginliğe, kamplaşmaya...
Türkiye Milli Takımı'nın her şeyden önce yeniden herkesi bütünleştirecek bir figüre ihtiyacı var. Her ne kadar Fatih Terim'in kendisinden direkt kaynaklanmasa da etrafındaki her devrin adamlarının eseri olan Kurtlar Vadisi hava boşluğunun milli takımda acilen yok olması gerek. Ben artık milli takım kampında, basın toplantısında kendimi orgeneralin tugay içtimasına aldığı emir eri gibi hissetmek istemiyorum, sivil ve hümanist yani gerçekten de milli olan yani halkın olan bir takım istiyorum... Takımın kaptanı değil Demirkol'a Adnan Aybaba'ya bile hareket çekmesin, çekerse kim olursa olsun o kaptanlık pazubandını layıkıyla taşıyamadığı için cezalandırılsın, yaptığı yanına kalmasın... Milli takım teknik direktörü en kötü yazan spor yazarına bile küfür etmesin, kulağına, bıyığına cinsel fanteziler düzmesin... Kısa da olsa Milan'ı çalıştırmış tek Türk olan Fatih Terim ve post-modern servet-i fünuncu Tanburacı'nın bıyığının birbiriyle ne ilgisi olabilir... En kötü futbol kabusunda bile böyle bir sahne olamaz, olmamalı da... Fatih Terim kadar kariyerli ve başarılı bir teknik adam, servet-i fünuna gülüp geçmeli sadece...
Uzun lafın kısası serveti fünunu bırak illa isim ver derseniz,
Guus Hiddink, Abdullah Avcı + Johan Neeskens (Avustralya'da Hiddink ile beraber çalışmışlardı) üçlüsü benim rüya takımımdır... Reha Kapsal da Ümit Milli Takım'ın başına geri dönerse, uzun vadede Türk futbolu cennet olur cennet!

10 yorum:

TA dedi ki...

isimler güzel de bu luce olayına katılmıyorum.luce olabilir.medyadaki kamplaşmalardan dolayı bu isim etrafında birleşilemeyecğini yazmışsın.zaten önemli olanda medyaya rağmen birşeylerin inatla yapılması.senin yazdığın isimlerede medya bir kılıf bulacaktır.sonra 5 yıl sonra yeni bir milli takıma teknik adam seçmek gerekecekse yine kamplaşmalardan bahsedilecek.türkiyede şu var.medya ne yapmak istiyor.bunu birilerinin çözmesi lazım.yada birilerinin artık medyayı ciddiye almadan kararlar vermesi lazım.adımlarımızı medya ne der diye atmak yanlıştır.luce nin en önemli artısı sinekten yağ çıkarmasıdır.hazırcı değildir.aragones değildir.bizim milli takımda ispanya olmadığına göre orta profilden yüksek performans çıkaran bir teknik adam en mantıklı olur.luce ş.liginde 3 kez gruplardan çıkan tek teknik adam.ayrıca defansif futbol oynattığına hiç katılmıyorum.manu da top rakipteyken kendi alanına topun arkasına geçer.dünya futbolu böyle yapar.(barca hariç-oda marginaldir).lucenin başarılı tesadüf değil.şaktar da kazandığı başarılar ve beşiktaş ile galatasaray ile hem türkiyede hemde avrupa kupalarında en çok galibiyet alan teknik adam.fatih terimin ş.liginde gruptan hiç çıkamadığını hatırlatmak isterim.luce ucuz yıldızsız bir kadro ile neler yapabileceğini göstermiştir.benim ilk tercihim her zaman luce dir.şaktar da 5 brezilyalıyı uefa finalinde ilk 11 de kullandığını unutmamak lazım.öyle defansif bir saplantı içerisinde değil.birde bernd shuster ismi aklıma geliyor.oda hucum futbolunu düşünen bir hoca.

TA dedi ki...

medya denen görünmez bir düşman yarattık ve bunu normalleştirdik.vede ciddiye aldık.hatta yorumlarımızı buna göre belirliyoruz.birileri çıkıp bu ne idüğü belirsiz şahsa (medya)derdinin ne olduğunuda sormuyor.yau arkadaş senin derdin ne?söyle de halledelim.şöyle yorumlar dinliyoruz.misal ntvsporda yada ligtv de.yorumcular konuşuyor.:şu şu teknik adam olabilir ama bizim medyamız buna olumlu bakmaz.konuşanlar zaten medya.hangi medyadan bahsediyorlar acaba?yani medyanın içinde konuşuyor.ama medyadan dert yanıyor.böyle görünmez bir yaratık yarattık.vede onu normalleştirdik.bir yetkili çıkıp derdiniz nedir sizin diyemiyor.herhalde görünmez olduğu içindir :))

joe kleine dedi ki...

Bir kere artık bu fb-gs çekişmesi milli takıma yansımasın...
Ne yazık ki Abdullah Avcı gs nin önerdiği adam olmuştur...Rıdvan da onun antitezidir yani daha kimse başa geçmeden yarışması başlamıştır artık bu saatten sonra bu ikisinden de hayır gelmez...Onun için benim önerim Hakan Şükür-Rıza Çalımbay-Bülent Uygun konsorsiyumu çalışabilecekleri bir hocayı kendileri seçmeli yani mesela Hddink+artı bu üçü şeklinde bir yapıdan bahsediyorum...
Niye bu üçü...Çünkü bunlar her türlü eğilimi temsil ediyorlar yani politik olarak da, takım olarak da birilerinin adamı olarak anılıp yıpratılamazlar, ayrıyeten hepsi az çok Fatih Terim tozu yuttuğu için bu gaza dayalı Türk futbol ekolünü devam ettirip bir yandan da seçtikleri hoca ile kendilerini geliştirebilirler...

Neyse bu uzar gider...

Bence bunlar olmayacağı için en iyisi bjk li birinin hoca olması en azından o feneri yıpratıyor, bu cimbomu kayırıyor demezler...

Onun için tek adayım Rıza Çalımbay...

Ortega dedi ki...

Neden Hiddink dediğini anlatabilen bir ademoğluna daha rastlayabilmek güzel oldu.

solo dedi ki...

ali ağbi veya ali bey hangisini kabul ederseniz. öncelikle ailecek hastanınız, bunu belirteyim:).

benim bir sorum var bu konuda;
milli takımın başına geçecek isimler için ekol oluşturabilme yeteneği de aranıyor memleketimiz yorumcularınca. ayrıca yabancı hoca olması konusunda da bir konsensüs olmasa da, bu eksende görüşler mevcut. ben yabancı hocaların getireceği ekolü pek işlevsel bulmuyorum açıkcası, yani ülkeye yabancı bir rejim sokulması gibi bişey, başka bir hocanın bize demokrasi getirmesini mi bekleyelim. kendi içimizden çıkacak bir hocayla yeniden yapılanmamız daha iyi olmaz mı?

ps: gönül sohbet ister, futbol bahane...

Adsız dedi ki...

Hiddink + Abdullah Avcı müthiş olurdu... Ancak haber sitelerinde Scolari ile anlaşılmış falan deniyor.

Bu arada Milli Takımı şu Kurtlar Vadisi havasından çıkarmak gerektiğin konusuna da kesinlikle katılıyorum!

Eline sağlık Ali Abi... :)

Adsız dedi ki...

erman kunter eurobasket 99' veya isveç imece yöntemiyle; eşit hak ve görevlerle abdullah avcı+reha kapsal

shenem dedi ki...

umm... Rıdvan Dilmen'in ellerinden öperim, hep izlerim çok sıkı takip ederim adamın yorumlarını. Hatta dün dedim daha gs maçının ardından ağzını öpiim,ne güsel konuştu",diye.Ama teknikte olmaz,yapamaz.bu yorum ruhunu işleve dökemez gibi glio.
bence Rıdvan Dilmen hep konuşsun:)

Adsız dedi ki...

emre belezoğlu o hareketi onur belge ye yaptı diye biliyorum terim'de öyle birşeyler ima etmişti damat benzetmesine karşılık olarak..
fiorentina'nın Aldo Agroppi modelini önerip Sergen Yalçın diyorum :) sonrada aman diyorum :)

Kerem Akbaş dedi ki...

Aslına bakarsan meseleyi özetleyen yazıyı süsleyen resimlerden biri. Milli takım yönetmek Cm de takım yönetmekten çok farklı değil kanımca. Cm oynayan ya da oynamış, Türkçe bilmeyen, medya eleştrilerini okuyamayacak, isim olarak futbolcuda saygı uyandıracak, ekolü olan, saplantıları olmayan, futbol gibi sürekli değişen ve gelişen bir oyunda gerektiğinde ders alan, futbolcularına ders veren biri olabilir. Abdullah Avcı'nın yanında olduğu, La Guen iyi olur gibi geliyor bana..