20 Ekim 2009 Salı

(FUTBOLU SEVİYORSANIZ) ARDA'YI RAHAT BIRAKIN!..

Sabahın köründe kalktım... Gece zaten hiç uyuyamadım... Metallica'nın "Enter Sandman"inde "tek gözle uyuyorum"dan ne kast ettiğini çok daha iyi anladım...
“Kalkmaz olaydım” dedim uzun zamandır olduğu gibi... Namuslu emekleriyle çalışanların aleyhine olduğu ölçüde takım elbiseli yalancı hırsızların lehine olan oryantal kapitalist (hatta bugünlerde ekonomik faşizm desek az bile kalır!) aşağılık düzen yüzünden değil... Bu sabah benim için futbol sadece futbol olsun istedim uzun zamandır istemediğim kadar, patlak bir topun peşinde kendimi George Best, Johan Cruyff, Niall Quinn sandığım o rengârenk çocukluk günlerindeki gibi... Ya da en azından safça, çocukça da olsa öyle olduğuna inanmak istedim ama gazete sayfalarını çevirene kadar...

"Dün gece kaçta yattın Arda?" demiş Galatasaray başkanı Adnan Polat... Belli ki aralarında baba-oğulvari bir ilişki olan bir büyükle bir çocuğun arasındaki güzel ve alabildiğine sıcak bir şaka... Tabii ki her şakanın altında olduğu gibi bu yatma kalkma şakasının altında da bir gerçek var... Ancak o gerçek tuvalet kâğıdından hallice palavrasporgil şer gücünün fırsat bilip insafsızca manipüle ettiği, dezenforme ettiği gibi değil...
Arda'nın şakayla karışık cevabı medeni bir ülkede yaşasak, en azından spor bağlamında biraz olsun medeni bir ülkede aslında çok daha fazla manşet olmayı hak edecek tonda: "İzin günümdü..." Yani ben bu iş yerinde çalışıyorum ve haftada bir gün izni olan birisi olarak o 24 saat boyunca evrensel insan hakları uyarınca özgür bir bireyim!

Şöyle bir düşündüm: Liverpool başkanı izin gününün ertesinde Steven Gerrard'a gelip aynı şakayı yapıyor. 2001 yılındaki genç Gerrard'a... Sonra orada aynı zihniyet(sizlik)teki palavracılar benzer dezenformasyonlar yapıyorlar. Sadece şu olurdu: Liverpool kulübü çalışanının bireysel haklarına saygısızlıktan dolayı palavragücüne dava açar ve maddi manevi her türlü kazanırdı. Büyük ihtimalle oradaki yargı sistemi aynı kişilik haklarına saldıran dezenformasyonu yapanları meslekten men ederdi.
Gerrard-Arda benzerliğini biraz daha açayım izninizle: Yetenekli, büyük bir gelecek vaat eden, her şeyiyle örnek bir genç... 2001 yılında Liverpool ve İngiltere Milli Takımı için Steven Gerrard ne ise şu anda Arda Turan da Galatasaray ve Türkiye Milli Takımı için o... Hatta daha da ötesi çünkü Arda şu anda tek başına; Gerrard'ın yanı sıra bereketli altyapı tarlalarından çıkan bir sürü büyük yıldız adayı daha vardı 2001'de: Frank Lampard, Rio Ferdinand, Joe Cole ve diğerleri... Şimdilerde hepsi potansiyeli, yeteneği ölçüsüne birer dünya yıldızı... Hiçbiri de doğuştan yıldız falan değil... Onları gerçek anlamda yıldızlaştıran o ülkenin düzeni, değerleri, geleneği... Biz de ise Mustafa Kemal'in ölümünden beri devam eden "Meyva veren ağacı taşlarız" düzeni, geleneksizliği, düzensizliği... "Meyva veren ağacı taşlarız"ın başka bir dilde karşılığı olmaması bence bu konudaki medeniyetsizlik seviyemizin en güzel ispatı.

Bazı sözde gazeteciler, skor yorumcuları o kadar kötü niyetliler ki tıpkı adamı önce öldürüp sonra cenazesine en büyük çelengi yollayan katil mafyalar gibi… Yarın bugün Allah korusun Arda’ya bir şey olsa “En çok biz üzüldük” derler bir de…

Hayır, her şey bir yana sadece yetişip büyüdüğü takımı gerçekten de deli gibi sevdiği için yeteneği ölçüsünde ülkemizde hak ettiği paranın çok daha azına çalışan bu yetenekli genci eleştirmek kimlere kalmış baksanıza: Ümit Karan!

Okurken koltuktan düştüm, kinaye falan yapmıyorum, cidden düştüm bir anda… Aklıma geldi televole, telerövaşatalarda en pespaye mekanlarda en görmemiş eğlencelerde gördüğümüz Ümit Karan… Yeteneğini çarçur etme şampiyonu Galatasaray eski santrforu bir tv kanalında şöyle diyor: “Geçen sezon Arda’nın çok yanlışları oluyordu. Allah’tan biz vardık, kulaklarını çektik”
Kulak çekene de bak sen… Tıpkı okulun yetenekli, dürüstlük abidesi çocuğunu kıskanıp üstüne giden üst sınıfın çift dikiş giden okul kabadayısı: “Arda şanslı. Kulağını çekecek birileri var. Bizim kimse kulağımızı çekmedi!”

Beyefendi, kulak çekmek mecazi ya da fiziki anlamda geri kalmış ülkelere mahsus bir medeniyetsizliktir. Mesela ben bu ülkenin her şeye rağmen medeni olmasını isteyen birisi olarak 1986’da kulağımı haksız yere çeken ilkokul müdürünü 10 yıl sonra 1996’da bulup doğduğuna pişman etmiştim… Arda da bunu mu yapsın yani? O kafaların istediği bu zaten: “Arda sinir hastası olsun da daha yıldız olmasın, daha başarılı olmasın; bizim seviyesizliğimize insin!”

Bu ülkedeki milyonlarca gerçek futbol aşığından birisi olarak ben her şekil yanındayım Arda… Bırak ne derlerse desinler, sen zamanında bir kızı sevdin, samimiyetine güvenip fotoğraflar çektirdin, o kız gidip mahrem fotolarınızı facebok’a koydu diye sen suçlu ilan edildin. Ezeli rakibin başkanı “Bu ülkede parayla herkes satın alınır, herkesin fiyatı vardır” ideolojisinin doğal uzantısı olarak sen ve delicesine aşık olduğun Galatasaray’la arana girmeye çalıştı. Bu ülkede düzen böyle olduğu için yaptı yoksa Aziz Yıldırım’ınki suç falan değil, bu düzende en doğal hakkı. Ama sen bir an bile düşünmedin, sadece Galatasaray’ı herkesten çok sevdiğin için aldığın paranın yaklaşık 20 katı teklifi hiç düşünmeden reddettin, yine bazılarına yaranamadın. Anlamış olman lazım ki artık ne yapsan o kişilere yaranamazsın. O yüzden hiç kafana takma, kıyafetin de gözlüklerin de gülümsemen de sahada yaptıkların kadar güzel Arda… Sen güzelsin Arda, onlar ise alabildiğine çirkinler… Sen Şirinler’densin Arda, onlar ise Gargamel sürüsü! Arşivciler Gargamel’leri yazar, tarih ise Şirinler’i… Onlar tarih kitaplarına virgül olarak bile giremeyecekler Arda… Çatlasınlar, patlasınlar, başlarına ne gelirse gelsin… Sen gerçeksin Arda, onlar yalan dolan… Ben seni çok seviyorum Arda… Sen onlara uyma bana yeter paşam! Uysan da canın sağolsun… Senin yerinde olsam ben ne mi yapardım: O medeniyetsizlik abidesi ilkokul müdürüne yaptığımın 1000 katını Arda… Sen işte onun 1000’de birine bile tenezzül etmediğin için daha bu yaşta çok büyüksün Arda…

13 yorum:

ozlemico dedi ki...

muhteşem bir yazı...
benim de bu sabah şokunu yaşadığım haberlere içimden çıkabileceğinden çok daha fazlasını kaleme aldığınız için teşekkürler..

Bir sonraki FourFourTwo sayısında Arda ile roportaj yapıp tüm bunları karşılıklı konuşmanızı çok isterim.

Efe Yılmaz dedi ki...

ali abi eline sağlık, benim saatler düşünüp, söyleyemediklerimi her seferinde bize yol gösterircesine söylediğin için, çok teşekkürler

Adsız dedi ki...

Four Four Two'da Arda'ya neden "karakter oyuncusu" denildiğini şimdi daha iyi anladım. Bence baskıyı kaldırabilme konusunda Beckham'la yarışır ama senden bu sözleri okumak çok güzel oldu abi.

Sefa Hasanoglu dedi ki...

Bir sonra ki FourFourTwo sayısın da Arda ile bir röportaj yaparsınız artık Ali ağabey :)

Bu arada yazı için söylenecek tek bir şey var. '' OLAY BUNDAN İBARET '' !

Oylum Tanış dedi ki...

Son derece isbateli ve hoş bir yazı olmuş. Sevgiler Ali Ece.)

Aykut dedi ki...

mükemmel.. eline sağlık.. mutlaka Arda bir şekilde okumalı, ona ulaştırılmalı bu yazı. onun gibi bir duruşu olan kaptana bu dönemde çok büyükm katkısı olacaktır. teşekkürler Ali Ece.

shenem dedi ki...

aynı sesler vardı bende arda için,"uyma arda onlara"dedim durdum bni duymıcanı bilerek.sen çok iyi seslendirmişsin ben ve bnim gibi düşünenler adına.seni duyar dimi?

ben Gargamel'e hep acırdım,aynı hissi tom ve jerry'deki tom için hissederdim hatta.evet şirinler güsel,arda güsel. çirkin olan sadece Gargamel değil! onun kedisi vardı hani pis işlerini yaptırdığı,cıyaklıyan,esas o daha çirkin

di canio dedi ki...

bu yazıyı sadece bizim okumamız haksızlık kesinlikle daha fazla kişiye ulaşmalı

Oz dedi ki...

bu yazıyı 442 da da yayınlamanızı rica ederim.

tuğçekep dedi ki...

hislerime tercüman olduğun için ödüllere layık bir insansın sen Ali Ece!
bi bıraksınlar şu çocuğu şu caddelerde yahu!

tuğçekep dedi ki...

hislerime tercüman olduğun için ödüllere layık bir adamsın Ali Ece!
şu çocuğu bıraksınlar artık bu caddelerde.ne kıskanç milletmişiz arkadaş.

yyyyyyyy dedi ki...

güzel fakat mübalağa var bence. artık Ardada düzeltmeli kendisini

Ali Ece dedi ki...

sayın dvrn eksik olmayın da bakın yazı ne zaman yazılmış: Ekim 2009'da
yani arda-caner kavgası ve diğer son 6 aydaki gelişmelerden önce, ona göre değerlendirseydiniz keşke ama neyse canınız sağolsun