25 Aralık 2009 Cuma

Son 10 Yılın En İyi Beşiktaş 11'i üzerinden son 10 yılın siyah-beyaz bilançosu


Kaleci: Cordoba

Ara sıra garip hatalar yapsa da mükemmele yakın kaleciydi. 100. yıl şampiyonluğu kadar 101. yıldaki Chelsea zaferinde Sergen'e yaptığı asistle ömür boyu unutulmayacak bir kaleci. Modern futbolun gerektirdiği kalecinin oyun kurması ve oyunun aktif parçası olması konusunda Taffarel ile beraber Türkiye Ligi'ne damgasını vurdu.


Sağ bek: Zago

Aslında stoper olduğunu ben de biliyorum ama hem 2000'li yıllarda Beşiktaş'ın sağ bekleri hep stoperden bozmaydı (Mustafa Doğan, İbrahim Toraman) hem de Roma'da sağ bek oynamışlığı vardır. Sadece kesiciliğiyle değil baskı altındayken savunmayı rahatlatan top taşıyıcı özelliğiyle de takımın en önemli kozlarındandı.


Sol Bek: Münch

Nouma'nın ilk sezonunda yaptığı asistler, Rıza Çalımbay'dan beri en lezzetli muz ortalar. Alman oyuncu gittiğinden beri İbrahim Üzülmez'in insan üstü emeklerine rağmen Beşiktaş'ın sol kanadı bir yerden sonra hep güdük kaldı.

Stoper: Ferrari

Transfer hatalarıyla dolu Demirören yönetiminin Ernst'le beraber en doğru transferi. Tepeden tırnağa kaliteli bir İtalyan defansif orta saha sanatçıcı.


Stoper/libero: Ronaldo

Gökhan Keskin'den beri Beşiktaş savunmasına gelen en teknik savunmacı. Çok hızlı olmasa da üstün oyun zekası ve oyun kuruculuğuyla Beşiktaş'a çok şey kattı. Attığı sürpriz goller de cabası.

Orta Saha: Ernst

Şu anda Beşiktaş formasını giyen en komple futbolcu: Profesyonellik abidesi, 40 yıllık Beşiktaşlı gibi savaşçı ve fedakar... Bir o kadar da usta!


Orta Saha: Giunti

Önlibero mevkisinin fizik gücü ve top kesici özellikleri yanı sıra oyun zekası ve yönlendiricilik de gerektirdiğini en güzel kanıtlayan isimlerden. 100. yıl şampiyonluğunun gizli kahramanı.


Orta Saha: Karhan

Scala - Daum arasındaki sancılı geçiş döneminde güme giden örnek bir görev adamı. Harika bir takım oyuncusuydu. Birden fazla mevkide aynı başarıyla oynasa da orta sahanın ortasında hala büyük bir usta. Özleyenler Bundesliga'da Mainz formasıyla ya da bu yaz Slovakya formasıyla Güney Afrika'da izleyip hasret giderebilirler.

Forvet arkası 10 numara: Sergen

Disiplinsizlik timsali olsa da her şeye rağmen Yusuf Tunaoğlu'yla beraber Beşiktaş tarihine gelen en teknik ve en izlenilesi oyuncu. İstediği zaman Mattheus'a bacak arası atacak, Roman Abramovich'in Chelsea'sini tek başına dize getirecek kadar kudretli yeteneklerle donanmış bir futbol bienali.


Santrfor: İlhan Mansız
Halen yeri dolmadı. Stil, estetik, savaşçı ruh, üst düzey takım arkadaşlığı ruhunun sahaya yansıyan sureti... Attığı gollerin, Tsubasa'ya kramponunu ters giydiren hareketlerin ötesinde zor günler geçiren kaleci Fevzi'ye destek olmak için formasının altına onun formasını giymesi ve gol atınca herkese göstermesi başlı başına bir futbol efsanesi




Santrfor: Pascal Nouma

Efsanevi kişiliği ve sansasyonel hareketleri bir yana Beşiktaş formasını giyen en patlayıcı forvet oyuncusu. Dinamo Kiev'e attığı gol aslında ne kadar yetenekli bir forvet olduğunun en canlı kanıtıydı. Taraftar onu yeteneğinin ötesinde bir takım ruhu taşıdığı için bu kadar çok sevdi.

BEST OF BEŞİKTAŞ 2000'LER ÜZERİNDEN TESPİTLER:

1- Beşiktaş bir daha 100. ve 101. yılın ilk yarısındaki kadro kalitesini yakalayamadı. 90'ların efsane oyuncularından Recep Çetin de "Biz o zamanki halimizle 2009 şampiyonu takıma fark atarız, sadece 100. yıl takımı bizle boy ölçüşebilir" demesi de bu tezimi güçlendiriyor sanki.

2- Son 10 yılda Beşiktaş forvet hattına İlhan Mansız haricinde Metin-Ali-Feyyaz kalibresinde yerli bir yıldız golcü gelmedi. İlhan da zamanından çok önce kendini harcadı ya da harcattı bunun da sebebi Metin-Ali-Feyyaz'ın profesyonel futbol mentalitesinde olmamasıydı. Ahmet Dursun belki İlhan kadar yetenekli değildi ama en çok da bu mental sorunlarından kaybetti...

3- Daha da kötüsü son 10 yılda Beşiktaş formasını giyen Türk oyunculardan çok azı takımı taşıyacak, oyunun kaderini belirleyecek oyunculardı. Bunun da ana sebebinin 2000'den itibaren kulübün altyapısının çökmesi olduğunu düşünüyorum. Son Sergen Yalçın olayları da yönetimsel bazda altyapıya zerre kadar önem verilmediğini gösteriyor. Özellikle Sinan Vardar'ın yönetimden ayrılmasından sonra altyapı tamamen kaderine terk edilmiş gibi. Beşiktaş'ın altyapı patronu Mehmet Ekşi'nin 3. kademede mücadele eden Sarıyer'in başına geçmek için görevinden ayrılması da bunun en önemli somut göstergesi.


4- Beşiktaş son 10 yılda maalese sadece altyapıdan değil üstyapıdan da yerli oyuncular konusunda kaybetti. Lucescu, İbrahim Altınsay, Erdil Arpacı üçlüsünün beraber çalıştığı dönem hariç genellikle yerli oyuncu transferinde baltayı taşa vurduk.
Özellikle Süleyman Seba ve çocuklarına bıraktığı kadar miras payını Beşiktaş'a bırakan Şevket Belgin'in çay kaşığıyla biriktirdiği paralar, Serdar Bilgili göreve gelir gelmez çorba kepçesiyle harcandı. 2000 yılında Beşiktaş'ın ilk aldığı yerli oyuncuları şöyle bir hatırlatıyım, durumun vahameti daha net ortaya çıksın: Antalyaspor'dan Fazlı Ulusal, Ümit Bozkurt (saha dışında harika bir insandır ama futbol yeteneği asla Beşiktaş klasında değildir) ve taraftara kafa attıktan sonra yollanan Erman.


5- Scala ile başlayıp Daum ile devam edilen 2000-01 sezonundan sonra Bilgili yönetimi maalesef yabancı oyuncuların da kalitesini düşürecek transferler yaptı. Şu anda hala Mainz ve Slovakya Milli Takımı'nda başarıyla forma giyen, orta sahada liderlik özellikleri fazlasıyla gelişmiş Miroslav Karhan ve takımın asist kralı sol kanat oyuncusu Markus Münch'ü yollamak büyük hataydı. Özellikle Karhan uzun vadede Beşiktaş'ın orta sahasını istikrarlı bir şekilde sırtında taşıyacak bir isimdi. Beşiktaş'tan sonra uzun yıllar Wolfsburg'da parmak ısırtan bir performans sergiledi. Münch'ten sonra ise bu sezon İsmail Köybaşı gelene kadar İbrahim Üzülmez'in sol kanatta tek bir alternatifi dahi olmadı. 2000 yazındaki efsanevi Barcelona zaferini hatırlayalım: Üzülmez ve Münch solda harika bir ikili olarak birbirlerini tamamlıyorlardı. Münch hücumda mükemmel ortalar yaparken Üzülmez de takım savunmasına müyhiş bir katkı yapıyordu.


6- 2000'den itibaren Beşiktaş savunmasına hiç takımı taşıyabilecek kalibrede yerli bir savunma oyuncusu gelmedi. Barça maçında Scala yönetiminde 3-5-2 oynayan Beşiktaş'ta Üzülmez sol iç, Münch ise sol kanat beki pozisyonundaydı.
Aslında o kadroda tek eksik iyi bir savunma hattıydı. Leeds hezimeti Beşiktaş tarihinin en kötü savunma hattına denk geldi. Daha sonra Ronaldo'nun gelişiyle savunma hattı toparlanmaya başlasa da savunmanın özellikle sağ kanadı çok zayıf kaldı. Aslında 90'ların ikinci yarısında yıldızı parlayan altyapı mahsulü Salih uzun yıllar Beşiktaş'ı sağda ihya edebilecek yetenekte bir oyuncuydu ama halen muamma olan bir sebepten dolayı çok erken yaşta soldu gitti!
Sadece 100. yılda aslında bir forvet olan Kaan Dobrovski'nin Luce tarafından sağ kanat bekine kaydırılmasıyla oraya geçici bir çözüm bulundu. 101. yıla Luce bu soruna radikal bir çözüm üretti ve Okan Koç'u transfer etti. Yetenekleri açısından Beşiktaş kalitesinde olan ama mentalitesi ve davranış bozukluklarıyla profesyonel futbol dünyasının üst tabakasında yeri olmayan Okan Koç, 2000'lerin en büyük hayal kırıklıklarından birisi oldu.
Bu sezon Mustafa Denizli'nin sağ kanada 3 oyuncu birden transfer etmesi de uzun vadede sürekli Beşiktaş'ın karşısına çıkan bu sorunu kökünden halletme çabası. İbrahim Kaş, son yıllarda altyapıdan çıkan en kaliteli savunma oyuncusu ancak asıl mevkisi stoper. Rıdvan ise çok yetenekli, hızlı ve modern futbola uygun bir isim, inşallah en yakın zamanda sakatlığını atlatıp kendisine çeki düzen vererek yetenekleri ölçüsünde bir performans sergiler. Erhan Güven ise iyi bir yedek ama şimdiye kadar sergilediği performansla daha fazlası değil maalesef.

7- Son 10 yılın en iyi 11'inin orta sahası biraz defansif ağırlıklı, orası kesin. Bu 11 klasik anlamda açık oyuncusu olmayan bir takım. Çünkü maalesef Metin Tekin'den Holosko'ya kadar Beşiktaş'ın iyi bir sağ açığı olmadığı gibi, çok parlak sol açıkları da olmadı. (aslında Tümer Metin'den harika bir sol açık olurdu ama 10 numara olmaya endekslenmiş egosu buna izin vermedi) Zaten bir ara Bayram Bektaş ve Murat Alaçayır kanatların kurtarıcısı olarak transfer edilmişti, daha ne olsun?

8- Ne olursa olsun burada yer alan 11 oyuncu Beşiktaş'a büyük katkılar sağladılar ve asla unutulmayacaklar. Eğer Şifo Mehmet'i 2000'lerin takımına koymadıysam bunun ana sebebi Şifo'nun 90'ların en büyük yıldızlarından olması ve 2000'lerde çok kısa oynayıp eski performansından uzak bir görüntü çizmiş olması. Yoksa büyük usta Şifo Mehmet'in başımın üstünde yeri var.

9- Beşiktaş ne yapıp yapıp altyapısını yeniden organize etmeli. Gerekirse bunun için 80'ler ve 90'larda Beşiktaş'ın en büyük gücü olan altyapı devrimini yapan Serpil Hamdi Tüzün hocadan danışman olarak faydalanılmalı.

10- Yönetim mi? Boşverin hiç konuyu açmayayım da mutlu bir yıla girin!

7 yorum:

Adsız dedi ki...

11 oyunucunun 7si 100. yıl takımından. hakikatende türkiye liglerinin son 10-15 yılındaki en sağlam, en dengeli ve en iyi futbolunu oynayan takımdı. 101. yılda yaşananlar olmasa belki de gs nin 96-00 arasındaki dominasyonunu bile geçerdi.

birde küçük eleştiri. "101. yılda maç satan ismin o olmadığı gayet iyi biliyorum, asıl "satıcı"nın kim olduğunu anlamak için çok uzağa gitmeye de gerek yok aslında!". denmiş. sizi çok sever, sürekli takip etmeye çalışırım. ama böyle "aslında ben çok şey biliyorum, açıklasam yer yerinden oynar" tarzı yorumlara gıcık oluyorum. açık açık yazın yahu neyin ne olduğunu, yada bildiğinizi.

mutlu yıllar...

sembolist dedi ki...

yazın da senin gibi 10 numara Ali Ece.
Bir Galatasarylı olarak şöyle bir tesptim var,Lucesku dönemindeki Beşiktaşı mağlup etmeyi bırakın o takıma gol atmak çok ama çok zor bi olaydı.Ve hani şöle bi muhabbet vardır ya medyada,taraftarlar arasında; fb ve gs'nin bir adım gersinde kalıyor sürekli denir BJK için..Bu tesptin tersine işlediği 1 buçuk sezon(gordon milne'den sonra) Luce zamanı idi.hatta biz Gs'liler arasında FB bile,bize daha 'hoş-kardeş' gözükmeye başlamıştı.Ki beşiktaş çok güçlü ve yenilmesi imkanszı bir takım haline gelmişti.taraftar saysı olarak o dönemde bir çok çocuk bjk'li oldu mesela..bi 2 sezon daha o takımın güçlenerek avrupda kupa kaldırması beni hiç ama hiç şaşrtmazdı.
yazık oldu.

Vandir dedi ki...

son resimden T.D olarak da Luce yi seçtiğinizi zannediyorum?

Furkan Elkatmış dedi ki...

sevgili ali abi yazını okurken ben ve benim gibi Beşiktaş aşıklarını çok derinlere daldırdın. sana bu yazı için çok teşekkür ederim. bunun dışında bir yandan da kulübün kaynaklarının nasıl boşa harcandığını tekrar gördük. abi şunu belirtmek isterim bu yazıyı senin bu güzel çalışmanın altını yorum olarak kirletmek için değil beşiktaşlılar olarak takip edildiğini sevildiğini şahsım adına göstermek için yazıyorum. malum hepimiz belki sesimizi duyuramıyoruz ama sen bizim radyoda olsun skytürkte olsun kendi derginde olsun sesimiz oluyorsun. üyesi olduğum forzabeşiktaş sitesinde de seni çok seven bir kitle var. abi keşke gelsen orayada yazılarınla şereflendirsen çok mutlu oluduk. erdierd@gmail.com

saygılarımla...

not olarak abi mail adresini bulamadım onun için size burdan ulaşmak istedim...

Benimki aşk değil,alçaktan uçan sevdalı bir güvercinim ben. dedi ki...

Kesinlikle güzel bir yazı olmuş.Benimkisi eleştiri değil de kendi yorumum olarak söylüyorum;Karhan yerine,hem 100.yıl kadrosunda olan ve avrupa maçları dahil bir çok maç döndüren hem de müthiş bir joker olarak ve hatta kaleye bile geçmesiyle Pancu bu kadroda yer almalıydı diyorum.

voodoo girl dedi ki...

giunti dedin ronaldo dedin beni kederlere gark ettin ali ece.

Medet OZER dedi ki...

Öncelikle Ali abi merhaba,

Lig radyoda elimden geldiğince program(lar)ınızı dinliyorum....

Çoğu konuda paralel düşündüğüm ve tartışma ortamını kahve muhabbetine dönüştürmediğiniz için teşekkür ederim...

Konuya gelecek olursak, üç aşağı beş yukarı çoğu kişi aynı isimleri yazardı sanırım...

Beni ilgilendiren kısmı ise "alt yapısızlık"...
Herhangi bir X takımı 10 yılda kendi A takımında direk oynayabilecek bir oyuncu çıkartır sanırım..Bu çok da zor olmayan gelişimi gösterememiş olmamız benim gözümde mevcut yönetimin en büyük eksisidir.

Fakat buna çanak tutan biraz da biz taraftarız sanırım...
Taraftar 100. yıldan sonra takımı bir türlü istediği gibi göremeyince çoğu zaman sadece A takıma odaklandık...Tabi buna sebep mevcut yönetim..Yani iş gene mevcut yönetim...

İçinde insan faktörü olan her olgu içerisinde mevcutların yerlerine gelecekleri hazırlamamaları kendilerinin türlerinin son örneği yapma gibi bir gaflete düştükleri aşikar bir durumdur...

Lafı uzatmadan yazında en çok beğendiğim konunun özkaynaklara yapmış olduğunuz göndermeler olduğunu söylemek istiyorum...

Necip,Can Erdem,Batuhan,Rıdvan,İsmail,Onur Bayramoğlu,Korcan gibi isimlerin önümüzdeki yıllarda Beşiktaş formasını giymesi...
Hadi şampiyonlar ligi finali olmasada bir Türkiye Kupası finalinde Barça gibi 7-8 tane özkaynağın ilk 11de olması tek temennimiz...

Bu arada M.Denizli gençleri pek tutmaz ;)