1 Mayıs 2009 Cuma

Kewell'ın Galatasaray öncesi 10 efsanevi maçı

1- Stoke-Leeds, Lig Kupası maçı, 15 Ekim 1997
Leeds’de forma giymeye başladığı ilk sezonu olan 1995-96’da daha çok bir zamanlar Abdullah Ercan’ın oynadığı pozisyonda 3-5-2’nin sol kanadında oynayan Kewell, George Graham’ın göreve gelmesiyle 4-4-2’ye dönen takımda sol açığa çekildi. O zamanlar savunma yönü de kuvvetliydi ama Graham’ın dediği gibi onun gibi bir futbol mücevherini sürekli olarak kanada hapsetmek fazla lüks bir tercihti. Bu yüzden Graham, Kewell’ı daha çok forvet hattında kullanmaya başladı. O yıllarda bir orta sıra takımı olan Leeds United için Lig Kupası, Avrupa kupalarına katılmak adına büyük önem taşıyordu. Kewell, Stoke maçında uzaklardan voleyle doksana attığı harika golle 66. dakikada geriye düşen Leeds’in üç dakika sonra maçı beraberliğe getirmesini ve uzatmaya gitmesini sağladı. Leeds maçı uzatmalarda 3-1 kazanırken, İngiltere’deki ilk golünü atan Kewell, maçın oyuncusu seçildi.

2-Leeds-Galatasaray, UEFA yarı final maçları, 6 Nisan-20 Nisan 2000
1999-2000 sezonunda İngiltere’de Yılın En İyi Genç Oyuncusu seçilen Kewell, David O’Leary yönetiminde Altın Çağı’nı yaşayan Leeds’in en önemli yıldızı oldu. O sezon fiyatını 20 milyon pound’a kadar çıkartan Avustralyalı yıldız, henüz 21 yaşında olmasına rağmen hem 10 ayda 7 kez Leeds’in en iyi oyuncusu seçildiği ligde hem de 12 maçta 5 gol kaydettiği UEFA Kupası’nda Leeds’in en önemli kozuydu. İstanbul’da oynanan ve maçtan önce Leeds taraftarlarının ölümüyle sonuçlanan talihsiz olaylarla hatırlanan ilk maçta Galatasaray harika orta sahasıyla İngiliz ekibine müthiş bir pres uygulamış ve adeta sahadan silmişti. Leeds’in tek ayakta kalan oyuncusu Harry Kewell olurken ilk kez Türk futbol seyircisiyle buluştu. Rövanş maçı da ilk maçta yaşanan olayların etkisiyle büyük bir gerilime sahne olurken, Kewell hırsının kurbanı oldu. 43. dakikaya kadar Galatasaray savunmasına çok zor anlar yaşatan Kewell biraz da hakem Lubos Michel’in gazabına uğrayarak kırmızı kartla oyundan atıldı. Bir dakika sonra bu kez Emre Belözoğlu oyundan atılıp Fatih Terim’den dünyanın gözü önünde dayak yese de (!) Kewell’sız Leeds, maçın kalan süresinde etkili olamadı.

3- Leeds-Blackburn, Premier Lig, 9 Aralık 2001
2000 yılında Okyanusya’da yılın futbolcusu seçildikten sonra 2000-01 sezonunda hemşerisi Mark Viduka ile harika bir forvet ikilisi oluşturan Kewell, geçirdiği ilk ciddi sakatlıktan sonra sadece 26 maçta forma giyse de Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı 9 maçta gösterdiği performans ile Leeds’in o sezon yarı finale kadar çıkmasında hayati bir rol oynadı. 2001-02 sezonunda ise sakatlığını tamamen atlatan Kewell, 35 maçta forma giyerken 11 gole imza attı. Robbie Fowler ve Robbie Keane gibi Ada’nın süper forvetlerini kadrosuna katan O’Leary, Kewell’ı daha çok sol açık ve forvet arkasında serbest oyuncu olarak kullanırken, Avustralyalı yıldız tüm sezon boyunca yaratıcılığını konuşturdu. Birçok maçta harikalar yaratan Kewell, sezonun en kritik karşılaşmalarından birisi olan Blackburn maçında takımını tek başına taşırken, halen Leeds taraftarlarının unutamadığı performansıyla takımını yeniden şampiyonluk potasına sokmayı başardı. Maç boyunca Fowler ve Viduka, Blackburn kalecisi Friedel’a takılırken 55 ve 62. dakikalarda sahneye çıkan Kewell maçın kader adamı oldu.

4- İngiltere-Avustralya, hazırlık maçı, 12 Şubat 2003
Her ne kadar kağıt üstünde bir hazırlık maçı olsa da bir İngiliz sömürgesi olan Avustralya için İngiltere’de oynanan bu maçı kazanmak Dünya Kupası’nı kazanmak kadar önemliydi. Daha çok İngiltere’deki alt liglerde oynayan oyunculardan kurulu olan Avustralya, maçı hiç kimsenin beklemediği bir şekilde 3-1 kazanırken, Kewell oynadığı futbolla bu maçtan sonra “Oz Büyücüsü” lakabıyla anılmaya başlandı. Maç boyunca Leeds’ten eski takım arkadaşı Rio Ferdinand’a sefilleri oynatan Kewell, tek santrfor Viduka’nın arkasında serbest oynarken birçok pozisyonda Ashley Cole’a kramponunu ters giydirdi ve 41. dakikada attığı golle Avustralya’yı 2-0 öne geçirdi. Kangurular, maç sonunda 3-1’lik tarihi bir zafere imza atarken, hiçbir zaman iyi bir sol açığa sahip olamayan İngiltere teknik direktörü Sven-Goran Eriksson, Kewell’in İngiltere için oynaması için çok şeyini vereceğini açıkladı.

5-Avustralya-Uruguay, Dünya Kupası play-off 2. maçı, 16 Kasım 2005
Daha önce henüz 18 yaşındayken 1998 Dünya Kupası play-off’unda İran deplasmanında milli takım formasıyla ilk golünü atan Harry Kewell, rövanş maçında da Avustralya’yı öne geçirmesine rağmen ülkesinin Fransa 98 biletini almasını sağlayamamıştı. Son olarak 1974 Dünya Kupası finallerine katılmayı başaran Avustralya, Almanya 2006’ya katılabilmek için bu kez play-off’ta Uruguay engelini aşmak zorundaydı. Hiddink yönetimindeki Kangurular, penaltılar sonucunda 22 yıl sonra şeytanın bacağını kırarken, sonradan oyuna dahil olan Kewell, sakatlığına rağmen Bresciano’ya maçın tek golünün asistini yaptı ve mükemmel bir oyun sergileyerek ulusal bir kahramana dönüştü.

6-Liverpool-Tottenham, Premier Lig, 14 Ocak 2006

Liverpool’a ilk geldiği sezon olan 2003-04’te Gerrard Houllier tarafından orta sahanın sağında oynatılan Harry Kewell formunun zirvesindeyken, ilk önce Fransız hocanın aşırı defansif taktiklerinin sonra da şanssız sakatlıklarının kurbanı oldu. Yine de o sezon 49 maçta attığı 11 golle takımın en başarılı oyuncularından birisi olan Kewell, Premier Lig’de kaleye en çok isabetli şut atan futbolcu olurken, bir önceki sezon Leeds formasıyla olduğu gibi sol ayakla en çok gol atan oyuncuydu da. Houllier sonrası Benitez geldiğinde, uzun bir süre sakatlıklarla boğuşan yıldız oyuncu, İstanbul’daki 2005 Şampiyonlar Ligi Finali’nde de sakatlanıp oyundan çıkınca taraftarların büyük tepkisini çekti ve yuhalandı. Şampiyonlar Ligi’ni kazanan ilk Avustralyalı olan Kewell, 2006 kışında sakatlığını atlattı ve Aralık 2004’ten 2 yıl sonra Liverpool formasıyla ilk golünü Tottenham’a attı. Maçın tek golünü atan ve Leeds’ten geldiği ilk zamanlardaki kadar iyi bir oyun çıkartan Kewell, yeniden ilk 11’inin değişilmez oyuncusu oldu.

7-Liverpool-Everton, Premier Lig, 25 Mart 2006
2006 yılı Harry Kewell’in adeta yeniden doğduğu yıl oldu. Houllier dönemindeki sıkıcı defansif futboldan sonra Rafael Benitez yönetiminde yeniden yapılanmaya giden Liverpool, daha önceki yıllara göre daha iyi bir savunma ve Gerrard önderliğinde bir orta sahaya sahipti. Owen’ın gidişinden sonra maçların kader anlarında iyi bir santrforun bitiriciliğinden yoksun kalan Kırmızılar, ligde şampiyon olamasalar da oynadıkları oyun ve Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılarıyla yeniden Avrupa’nın en kudretli takımlarından birisine dönüştüler. İlk geldiği günden beri sakatlıklarına rağmen sürekli olarak Kewell’a destek çıkan Benitez, bunun semeresini uzun vadede almayı başardı. Sakatlığını atlatan Kewell’ın takımda 15 milyon pound’luk yeni bir transfer etkisini yaratacağını söyleyen İspanyol hoca, 2006 ilkbaharındaki Merseyside derbisinde haklı çıkacaktı. 18. dakikada Gerrard’ın oyundan atılmasına rağmen Kewell’ın devreye girmesiyle en büyük kozunun eksikliğini fazla hissetmeyen Liverpool, 2-0 öne geçtiği maçın sonlarına doğru Everton’ın maçı 2-1’e getirmesiyle soğuk terler döküyordu. Ama 84. dakikada sahneye çıkan Harry Kewell, harika performansını hala İngiltere Ligi jeneriklerinde yer alan müthiş bir golle süsleyerek hem Merseyside derbisine damgasını vurdu, hem de Liverpool’u ligde ikinci sıraya taşıdı.

8- Chelsea-Liverpool, 2006 FA Cup yarı finali, 22 Nisan 2006
2005-06 sezonunun ikinci yarısında eski performansını yakalayan Kewell, o sezon toplamda 40 maçta forma giydi ve yeniden Ada’nın en parlak yıldızlarından birisine dönüştü. Liverpool o sezon FA Cup şampiyonu olurken yarı finalde Chelsea’nin sağ kanadını felç eden Kewell, Jose Mourinho’nun prenslerinden Portekizli sağ bek Paulo Ferreira’yı da ilk 11’deki yerinden etti. Liverpool’un 2-1 kazandığı maçtan sonra West Ham ile oynanan FA Cup finalinde yine sakatlanıp oyundan alınsa da bu kez taraftarlar onu ayakta alkışladılar.

9-Hırvatistan-Avustralya, Dünya Kupası grup maçı, 22 Haziran 2006
22 yıl sonra Kewell sayesinde Dünya Kupası finallerine katılmayı başaran Avustralya, gruptaki son maçında Hırvatistan ile karşılaştı. İki takım arasındaki son maç 1998’de Zagrep’te oynanmış ve Kangurular 7-0’lık bir hezimete uğramışlardı. Ama 22 Haziran günü, Harry Kewell’ın günüydü. İngiliz hakem Graham Poll’un Hırvat Josip Simuniç’e 3 kez sarı kart göstermesiyle de tarihe geçen karşılaşmada bir kez daha sakat sakat oynayan Kewell, Avustralya 2-1 yenikken 79. dakikada attığı beraberlik golüyle takımını ikinci tura çıkarmayı başardı. Avustralya başbakanı John Howard, resmi kutlama mesajında Kewell’dan “Kral Harry” diye bahsetti. Ancak bu maçta büyük bir fedakarlık yaparak sol ayağındaki bakteriyel enfeksiyona rağmen oynayan Kewell, adeta ülkesi için kendisini ateşe attı ve çok uzun bir zaman sakatlığını atlatamayarak bir dahaki sezon sadece 3 maçta forma giyebildi.


10-Liverpool-Charlton, Premier Lig, 13 Mayıs 2007

Dünya Kupası’nda Avustralya’yı tarihinin en büyük zaferine taşıdıktan sonra sakatlığı yüzünden yaklaşık bir yıl kadar Liverpool’da forma giyemeyen Harry Kewell, 2006-07 Premier Lig sezonunda Kırmızıların oynadığı son maç olan Charlton karşılaşmasında sonradan oyuna girdi. Liverpool taraftarları artık Oz Büyücüsü’nden umudu kesmiş olsalar da Benitez’in kafasında hala takımın en büyük silahlarından birisiydi. Kewell, daha önce sahalara dönebilecekken bu kez Benitez tamamen hazır olmadan onu oynatmak istememiş ve 2007 Şampiyonlar Ligi finalinde oynatmak için hazırlanmıştı. 57. dakikada Bolo Zenden’in yerine oyuna dahil olan Kewell, Benitez’in bile beklemediği kadar harika bir maç çıkartarak ilk önce Xabi Alonso’nun kaydettiği beraberlik golünün ortasını yaptı. Liverpool bir kez daha geriye düşse de 90. dakikada sahneye çıkan Oz Büyücüsü, penaltıdan attığı golle son anda beraberliği sağladı. Şampiyonlar Ligi finalinde de sonradan Zenden’in yerine oyuna dahil olan Kewell, 2007-08 sezonunun başında yine sakatlanınca sadece 13 maçta forma giydi ve hiç gol atamadı.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ali Bey, bu önemli yazıyı kendi blogumda paylaşacağım. Hoşgörünüz için tekrar teşekkürler...

Semt Aşığı dedi ki...

Galatasaray sonrası 5 Maçı?

sembolist dedi ki...

Harika birpaylaşım yine,güzel insan eline sağlık..
Ravenelli aklıma geldi bi an..:))
Beyaz saçlarıyla:))
yoksaa aynı şeyi mi düşüüyoruzz:))