Maalesef Türkiye’de bazı kişiler Filistin’de yaşatılan İsrail yapımı mezalime en fazla “Yaprak Dökümü” dizisinde Ali Rıza beye üzüldükleri kadar üzülüyorlar. Aşırı tüketim toplumuna “Fight Club”dan gönderme yaparsak nasıl “tek porsiyonluk arkadaş”lar var, lafa gelince insanlık mangalında kül bırakmayan “salt reyting”ci kafa Filistin’i de “tek porsiyonluk hüzün”e indirgiyor.
Ama neyse ki futbol var, hem yaşadığımız hayatın metaforu olarak, hem de dünyadaki kusurlara özür mahiyetinde. Ben şimdi hemen Filistin’in futbol direnişini anlatmaya başlasam “salt reyting”ci kafa hemen sayfayı çevirtir. Ancak “Ya Arda Turan, Türkiye için değil de ülkemizdeki emperyalist etkisini İsrail seviyesine çekmeye çalışan Amerika’nın futbol milli takımında oynasaydı?” diye sorsam, gazetelerin ilk sayfasındaki yarı yalan yarı gerçek reyting aldatmacasında 3. sayfadaki gerçek hayatı yaşıyormuş gibi şok geçirirsiniz!Aslında Filistin futbolu başladığı günden beri tarihi bir şoku yaşıyor. 1918’de 11 Yunanlı’nın Türkiye Milli Takımı formasıyla sahaya çıkıp, FIFA tarafından Türkiye olarak tescil edildiğini ve “Türkiye Milli Marşı” diye Yunan emperyalizmi marşının çaldığını bir hayal etsenize! Kâbustan hemen uyanmayın, Türkiye yerine Filistin’i koyun: FIFA aslında 1998’den çok daha önce 1934’te 11 İsrailli Musevi’den oluşan takımı “Filistin Futbol Milli Takımı” olarak tanımıştı. Üstelik de maçlar öncesi söyledikleri marş, 70 yıldır her gün Filistin’i yangın yerine çeviren Siyonist Hareket’in resmi marşı Hatikvah’tı!
İsrail’in ilk ve tek Arap bakanı Majadleh’in söylemeyi reddettiği Hatikvah, halen İsrail’in resmi milli marşı. Neyse ki artık Filistin Milli Takımı sahiden de Filistinlilerin takımı! Ancak 12 Haziran’da İtalya Serie C karmasıyla bir maç yapan Filistin’in futbolu da halen İsrail emperyalizminin boyunduruğu altında. Ve en acıklısı da İsrail’in bir zamanlar Hitler’in Musevilere yaptıklarını futbolda da aynen tekrarlamaları.
Filistin Milli Takımı’nın ruh hali, “Zafere Kaçış” filminin gerçek hayata uyarlanmış versiyonundan farksız. Şimdilerde Cezayirli hocaları Moussa Bezaz ile 2014 Dünya Kupası’nı hedefleyen Filistin, 2006’da DK rüyasına çok yaklaşmıştı. Ta ki İsrail kâbus gibi başlarına çöküp takımın 10 oyuncusuna yurt dışına çıkış yasağı getirene kadar. Tıpkı daha önce en golcü oyuncuları Al-Cord’un evinin yakılması ve ömür boyu ülkeden çıkmasının yasaklanması gibi hiç bitmeyen kâbus kaldığı yerden devam etti. Kendi sahasındaki ilk resmi maçı 2011’de oynayabilen Filistin’in birçok oyuncusu İsrail’in işgali ve yasakları yüzünden ya deplasmandaki maçlarda oynayamıyor ya da bir kere gitti mi bir daha ülkesine dönemiyor. Bir de takımın belkemiği Obied gibi Ramallah’a geldiği için 2.5 yıldır Gazze’ye dönemeyip karısı ve oğlunu görememekle “cezalandırılanlar” var! Bu yüzden Bezaz “Bir mevkiye üç oyuncu çağırıyorum, o gün maça gelebileni oynatıyorum” diyor.2006 DK elemelerinde Tayvan’ı 8-0 yenmeleri ve İsrail futbollarını da işgal edene kadar sürdürdükleri iddiadan çok şuna yanıyor futbol gönlüm: Ortadoğu’da ilk kurallı futbol oynayan Filistinliler. Hatta İngiliz mandası döneminde Arsenal ve Liverpool’un transfer etmek isteyip de İsrail ajanlarınca engellenen bir sürü süper yetenek görmüş Filistin futbol toprakları. Bezaz, tüm engellere rağmen teknik direktörlüğe devam ediyor:
“Bu insanlar en azından özgürce futbol oynamak istiyorlar. ‘Bir gün İsrail’i en azından sahada yeneceğiz’ diyorlar. ‘Zaten evlerimizi yakıyorlar, Al-Cord gibi gol attığımız için yaksınlar, ne değişir ki?’ sözünden sonra insan olan onlarla aynı takımda olur!”
TABUDEVİREN
Filistin Milli Takımı, “Derin İsrail Futbol Devleti”nin en büyük düşmanı değil. İsrail’deki faşizmin baş futbol düşmanı Hapoel Tel Aviv! Filistinlilerin de destekledikleri Hapoel TA geleneksel olarak İsrail’de solcuların desteklediği, statları Bloomfield’da Che Guevera bayraklarının dalgalandığı bir takım. Hapoel TA taraftarları Filistin’de yaşatılan mezalime karşı oldukları için yapılan bir ankette İsrail’de en çok nefret edilen takım %22.3’lük bir oranla Hapoel Tel Aviv seçildi. Güney Afrika doğumlu Filistinli Bevan Fransman’ı oynatmaları da cabası!
Futbolu, sınırlandırılmaya çalışıldığı teknik, taktik, yetenek üçgeninden çıkarıp futbolun aslında hangi coğrafyalarda ne karşılıklara geldiğini gösteren ve muhteşem bir yazıya imza atan Ali Ece'ye sonsuz sevgi ve saygılar. Futbolun asla sadece bir oyun olmadığını bir kez daha hatırlatan yerli Simon Kuperimiz
YanıtlaSilhapoel telaviv futbolu ve kendisi büyük bir takım...filistin bayrağı dalgalandıkça futbolu da olacaktır.bu uğurda hayatını feda edenlere bağımsız filistin devletinin
YanıtlaSilışığı yoldaş olsun diğer dünyada belki orada adalet gerçekten vardır...
Sayın Ali Ece bence zaman zaman yorumlarınızda parıldayan siyaset bilgilerinizi total siyaset isimli bir bloga dökerseniz memnun oluruz zira futbol ufkumuzu açtığınız kadar o ufkuda açabilirseniz Türkiye cok daha güzel bir yer olur sanırım .
YanıtlaSilAyrıca sayın Sarp arkadaşım Ali Ece yerli bir Simon Kuper değildir O sadece Ali Ecedir.Simon gitar çalmayı öğrenip öyle gelsin...
Adamın dibisin abi. Mükemmel bir yazı daha.
YanıtlaSilArkadaşlar, kardeşler
YanıtlaSilGüzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Gitar çalma konusunda Simon Kuper'in yanında Hendrix bile kalırım. Ama futbol yazma konusunda Kuper'in yanında daha 19 yaş altı takımda biraz gelecek vaat eden bir gençten halliceyim bence!
http://bostanciogludevran.wordpress.com/2011/11/05/soz-okurlarda
YanıtlaSilAbi senin oldugun her programi izliyorum bi sen bide meleke zaten gerisi hikaye valla ama trtspor da her programa katilma futbolu bilmeyenlerle bazen tartismak konumunda kaliyorsun hem sinirleniyorum hem uzuluyorum senin icin blogda daha cok yazi yazmani temenni ediyorum birde bundan sonraki yazini kaldirdin mi ben mi goremiyorum.saygilar abi:)
YanıtlaSilŞahane bir yazı ellerinize sağlık. Kendi adıma çok yeni şeyler öğrendim. Teşşekkürler.
YanıtlaSilUnion Club
ali abi o degilde trappattoni türkçe yazmamış onu napıcaz. buralarda varmıdır o kutsal kitaptan :D
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSayın HÜCUMYAPAMAYAN BEK,
YanıtlaSilo yüzden bunu yazmıştım zamanında ama tabii adam adamın hızına ve başarısına yetişmek, yazıyı onun başarıları ölçüsünde güncellemek zor
http://aliece.blogspot.com/2009/11/olumsuz-usta-giovanni-trapattoni.html
senin mailin mi değişti mail attım gitmedi little vs hotmail adresine?
cahilligime ver abi utandırdın. sayın demişsin ben abi diyince böyle bi samimi ortam yarattım kendiligimden. adres yeni abi ondan olabilir problem.
YanıtlaSilsevgili hücumyapmayanbek
YanıtlaSil"abi" "sayın" vs bu tip kelimeler bizim gibi insanlar için son derece önemsiz, takılma sakın ben esprisine söyledim utanacak bir şey yok, tam tersine hatta...
Neyse mailin yine kapalı yine denedim yine gitmedi
teknolojinin gözü kör olsun abi neandertal olası geliyo insanın halledemedim abi ben o işi. en kısa zamanda halledip sana mail atmayı umuyorum,inanıyorum olucak bu sefer :D
YanıtlaSil